Bir Öğrenci Projesinin Gerçeğe Dönüşmesi ve Sonrası | Kaynak : 18.11.2019 - ARREDAMENTO MİMARLIK 2019/11 | Yazdır |
Yıl 1960… İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde 9. yarıyıl öğrenciyken Üsküdar’da bir tarihî çevrenin düzenlenmesini proje konusu olarak bir grup halinde seçmiştik. Proje hocamız Doç. Nezih Eldem’di. Düzenlemenin odağında, çok harap durumda bulunan Üsküdar Büyük Hamamı vardı, Hamamı yeni bir işlevle düzenlemek görevi de grup içinde bana düşmüştü. Üsküdar Büyük Hamamı kadın ve erkeklerin eşzamanlı kullanımı için yapılmış bir çifte hamamdı. Menderes imarına (!) kurban gitmiş; önünden geçen cadde genişletilirken soyunmalık bölümleri Devlet eliyle yıkılıp yok edilmiş; kubbeleri örten kurşunlar yolunmuş; sıcaklık, külhan ve helâ bölümleri de kısmen yıkılmış bulunuyordu. Bu arada, hamamın içindeki mermerler, kurnalar, tesisat ve kapılar sökülmüştü. Hamam artık depo olarak kullanılmaktaydı. Hamam’ın Mimar Sinan yapıtı olduğuna ilişkin söylentiler vardı. Projemiz, asıl işlevini gerçekleştiremeyecek duruma gelmiş olan yapıyı ve mekânı yeni bir işlevle yaşatmayı amaçlıyordu. Proje öncelikle, korunacak bölümlerin, içerisinde herhangi bir bölüntü yapmadan bir kapalıçarşıya dönüştürülmesi, sonra da ana yapının yanıbaşındaki arsaları ve külhan bölümünü de bir gündüz oteli ve ilave işlevlerle biçimlendirerek bir bütünlük sağlamaktı. Sonuçta, Nezih Bey’in de yönlendirmesiyle iyi bir öğrenci projesi ortaya çıkmıştı. Projem, başarılı projeler arasına alındığı için olmalı, bana iade edilmeyerek Fakülte arşivine kaldırılmıştı. |
Bir yarıyıl sonra fakülteyi bitirmiş ve asistan olarak görev almıştım. Bir gün Prof. Kemali Söylemezoğlu bana, söz konusu hamamın mal sahibinin Anıtlar Yüksek Kurulu’na başvurmuş olduğunu söyledi ve kendisiyle temas kurmamı tavsiye etti. Kemali Bey o sırada Anıtlar Y. Kurulu üyesiydi. İlginçtir. Mal sahibiyle bir dizi görüşmeden sonra, bizim öğrenci projesi konumuz 1962 yılında benim mimar olarak ilk işim olacaktı. Yeni programa göre, eski projedeki ilkeler doğrultusunda bir çalışmayla, yanda maket fotoğrafı sunulan proje hazırlandı. Fakat bu defa, kamulaştırma nedeniyle çevredeki arsaların hem yüzölçümü, hem biçim bakımından programdaki tesisleri gerçekleştirmeye yetecek düzeyde olmadığı gerçeği ile karşılaştık. Mal sahibi, projenin sağlıklı bir biçimde geliştirilebilmesi için, Belediye’nin kendisinden kamulaştırdığı halde kullanmadığı parsellerin bir bölümünü geri almak istediyse de Belediye’den anlayış görmedi. Sonuçta, hamamın ayakta kalan sıcaklık bölümü ile külhan bölümündeki kemerler onarılarak dükkânlara dönüştü. Bu kemerli bölümün üzerine de iki geçit arasında kalan bir dizi yeni dükkân tasarlandı. Projemiz Anıtlar Y.Kurulu’nca onaylandı. Tarihî Hamam için başarılı bir uygulama süreci yaşadık. Deneyimli mimar Cahide Tamer’in danışmanlığından yararlandık. Ayrıca, çok deneyimli bir kalfanın ve restorasyon ustalarının da katkılarıyla örnek bir restorasyon ve bütünleme çalışması oldu. Bugünkü DurumBu yazı nedeniyle tarihî Hamam’ı ve çevresini bir kez daha görmek istedim. Belediye o bölgede yeni bir çalışma başlatmış, çevredeki pek çok bina yıkılmış. Tarihî hamamı da Vakıflar kamulaştırmış. Geçen sürede Hamam sözde korunmuş; ama nasıl? Şimdiki durumda, Hamamın mekân bütünlüğü kalmamış; yapılan bölüntülerle küçük küçük dükkânlar gelişigüzel yerleşmiş. Dışına gelince… Eski külhan bölümünün üzerindeki düzenlemeye, anlamsız sahte kemerler eklenerek sözümona tarihsellik kazandırılmış. Karşılaştığım durum, bir sözümü yeniden anımsattı: “Ülkemizde binaların önemi mimarlarınınki kadar bile olamıyor.” Son zamanlarda, Cumhuriyet döneminin çok değerli birçok mimarlık örneğinin kolayca yok edildiğine tanık oluyoruz. Bu örnekte de koruma kurallarına uygun olarak yapılmış olan mimari düzenleme beklenmedik şekilde metamorfoza uğramış. |