Mimarlığa Gereksinim Duyulmuyor (Esra Aliçavuşoğlu / Cumhuriyet) |
Kaynak :
08.08.1998 -
Cumhuriyet Gazetesi
|
![]() |
Doğan Hasol’un Mimarlık ve Yapı Terimleri Sözlüğü’nün ikinci baskısı yayımlandı Doğan Hasol‘un yedinci baskısını yapan Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’nden sonra mimarlık kitaplığına kazandırdığı İngilizce- Fransızca-Türkçe Mimarlık ve Yapı Terimleri Sözlüğü de YEM Yayın tarafından geliştirilmiş ikinci baskısıyla okurlara sunuldu. İlk kez 1993 ‘te yayımlanan sözlükte mimarların ve yapı sektöründe çalışan kişilerin, tasarım ve uygulamada kullandıkları sözcüklerin İngilizce, Fransızca ve Türkçe karşılıkları yer alıyor. Sözlük form, üslup, mekân, günümüz yapı teknolojisi, malzeme, şantiye ve büro konularında İngilizce 13.500, Fransızca 10.500, Türkçe 12.500 mimarlık ve yapı terimi içeriyor. Doğan Hasol ile kitapları ve mimarlık sorunları üzerine konuştuk. Sözlük form, üslup, mek ân, günümüz yapı teknolojisi, malzeme, şantiye ve büro konularında İngilizce 13.500, Fransızca 10.500, Türkçe 12.500 mimarlık ve yapı terimi içeriyor. (Fotoğraf: KADER TUĞLA)– Mimarlık alanında büyük bir boşluğu dolduran bu iki kitabı yazma fikri nasıl oluştu? DOĞAN HASOL-Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü’ne 1970’lerde üniversiteden askere gitmek üzere ayrıldığım dönemde başladım. Kısa bir süre içinde bu sözlüğü toparlayabilirim diye düşünmüştüm. Türkiyede böyle bir sözlüğe gereksinim vardı. Aslında sadece mimarlıkta değil her konuda var… Bu her mimarın ayrı mimarca konuştuğu bir dönemdi. Çalışma; beklediğimden çok uzun, yedi yıl sürdü. Çok titiz bir çalışma gerektiriyordu sözlükler. Başka bir yayın yapıyor olsaydım bu kadar duyarlı olmayabilirdim. Ama burada yanlış yapmak gibi bir hakkınız yok. Her sözlükte birtakım eksikler olabilir, ama yanlış yapmamak gerekiyor. – Sözlükleri hazırlarken hangi kaynaklara başvurdunuz? Bu çalışmaya başladığım sırada bizdeki kaynakların dışına taşma zorunluluğu doğdu. Dolayısıyla İngilizce ve Fransızca kaynaklara da başvurdum, çalışmayı daha tutarlı bir biçimde sonuçlandırmak için. Bu arada bu terimlerin İngilizce ve Fransızcalarını da derlemeye başladım. Bu birikim de uzun zaman aldı. Bu arada bu terimlerin İngilizce ve Fransızcalarını da derIemeye başladım. Bu birikim de uzun zaman aldı. Bu arada Fransa’nın en büyük yayınevi La Moniteur ile bir temasım olmuştu. Kendilerine bu sözlüğü gösterdiğimde onu bu haliyle bile satarız dediler. Bu defa yeni bir çalışmaya giriştim, daha önce yapılmış çalışmanın da gözden geçirilmesine yaradı bu. Mimarlık ve Yapı Terimleri Sözlüğü İngilizce-Fransızca, Fransızca-İngilizce olarak 1997’de Fransa’da yayımlandı. Şu anda orada teknik kitap satan bütün yayınevlerinde satılıyor.
Başlangıçta çok tikel bir yöntemle çalışıyordum. Mimarlık ve yapı ile ilgili gördüğüm sözcükleri bir yerde biriktirmeye çalıştım, bir fiş sistemi içinde. Bu konularda dikkate değer yeni şeyler bulduğumda onları da ekledim çalışmaya. Zaman içinde yeni baskılar yapılınca birtakım şeyler yeniden gözden geçirildi, eksikler tamamlandı. Bu geçen süre içinde yeni terimler kavramlar ortaya çıktı. Bütün bunların da sözlüklerin içine dahil olmasına özen gösterdik. |
– Türk dilinin bilimsel olarak yeterli olmadığı konusunda yıllardır süregelen iddialar var. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu iddiaya katılmıyorum. Unumuz, şekerimiz, yağımız olduğu halde helva yapmayı bir türlü beceremiyoruz. Benim mimarlık alanında yaptığımı başka insanlar kendi mesleklerinde yapsalar sanıyorum var olan şeyler derlenmiş olacak ve dağarcığımızda nelerin olduğunu çok rahatlıkla görebileceğiz. Bütün bu çalışmaların toplamı da Türk dilini verecek. Örneğin İstanbul’da bulamadığınız pek çok sözcüğün Anadolu’da yaşadığını görüyorsunuz. Bizim Fransızcasını kullandığımız sözcüklerin Anadolu’da Türkçeleri var. Meslekjargonlarının geliştirilmesi, dilin asıl ortaya çıkaracak. Türk Dil daha zengin bir sözlük yapa çalışmalardan geniş ölçüde sı gerekiyor. – Sözcüklerde Türkçeleşme yaptınız mı? Hayır. Kendim hiçbir şey uydurmadım. Dil belki uydurularak zenginleşiyor, ama benim böyle bir çalışmam olmadı. Var olan sözcükleri derledim… Onların yerine başka bir şey koymaya çalışmadım. Böyle bir hakkı kendimde görmedim. Dolayısıyla sözlüklerde bir önerme de yok. Dilde var olan, ama unutulmuş,kenarda köşede kalmış olan sözcükleri buldum ve çıkardım. – Gerek yayınlarımız gerekse geçen ay 200. sayısı yayımlanan Yapı Dergisi’yle mimarlık alanına önemli katkılar sağlıyorsunuz… -Aslında biraz maymun iştahlıyım. İnsanlar buna çok yönlülük diyor. Dile ve yayıncılığa merakım var. Yayıncılığa üniversite son sınıf öğrencisiyken başladım. Daha sonra Yapı Endüstri Merkezi içindeki Yapı Dergisi macerası başladı. 1960’tan bu yana büyük bir çabayla yayın yaşamını sürdürüyor Yapı Dergisi.
– Bu yıl ayrıca dergi ve gazetelerde yayınlanmış yazılarımızı da iki kitapta topladığınız…
Son zamanlarda eskiden yazılmış yazıların derlenmesi gündemde… Bu yazıları derlerken eskimiş olabileceğini düşünüyordum. Konu beraberliği içinde yazıları toparlamaya çalıştım. ‘Yağma Var’ adlı kitapta şehir ve çevre konuları irdeleniyor. ‘Herşeyin Mimarı Var’da ise ağırlıklı olarak mimarlık konuları ele alınıyor. Hiçbir değişiklik yapmadan kitaplaştırdık yazıları. Hayretle gördüm ki 30 yıl önce yazılmış yazılar bile hala güncelliğini koruyor. Türkiye’de bu konularda çok yol alınmamış. Pek çok konudan yakınan yazılar bunlar ve bu yakınmalar hala sürüyor. – Türkiye’de en önemli mimarlık sorunu sizce ne? Türkiye mimarlığa gereksinme duymuyor. Türklerin tarihine baktığınızda kendisini kabul ettirdiği tek alan mimarlık. İddialı olabileceğimiz başka sanat dalı yok. Toplum, ağaç kesilmesin istiyor ama başkasının bahçesindeki ağaç için istiyor bunu. Kendi bahçesindekine ses çıkarmıyor. Komşusu kat çıkmasın istiyor ama konu kendisine geldiği zaman bütün çevrecilik bitiyor. Türkiye’nin en büyük sıkıntısı kültürel bakımdan mimariyi bir gereksinim olarak görebilecek düzeye gelmemiş olması. – Peki mimari eğitimi ne durumda? Mimarlık öğrencileri kaçıncı tercihleri olarak mimarlığı seçiyorlar? Mimarlığı bilinçli seçen çok az insan var. Yeteneksiz insana çok şey yaptırabilirsiniz ama gönülsüz insana bir şey yaptıramazsınız. Dört yıllık bir eğitimin sonunda öğrencilere mimar diploması veriyoruz ve yetkileri sonsuz. Diplomasını aldığı günün ertesi günü gidip gökdelen dikebilir. Böyle bir başıboşluk dünyanın hiçbir yerinde yok. |