Ben Bu İstanbul’a Âşığım! Kaynak : 05.01.2018 - | Yazdır

Bu İstanbul’u seviyorum kardeşim; ben bu İstanbul’a âşığım. Nesini seviyorsun dersen, her şeyini derim. Sayalım isterseniz:

  • Yaptıranın ekonomik ve siyasal gücüne göre gelişigüzel yerleşmiş gökdelenlerin belirlediği yeni siluetini ve yeni kent kimliğini,
  • Kalabalığını ve onun yarattığı kargaşayı,
  • Ulaştırma kargaşasını ve sürekli tıkanan trafiğini,
  • Caddelerinin, yap-boz yollarının, kaldırımlarının berbat kaplamasını,
  • İki yanı da otopark haline gelmiş sokaklarını,
  • Çoğu kez otolarla işgal edilmiş delik deşik, hemen hiç temizlenmeyen yaya kaldırımlarını,
  • Kesilmeyen klakson seslerini,
  • Boğaziçi gezi motorlarının, yüksek volümlü Arap yalelleriyle müzik adı altında yaydığı gürültü kirliliğini,
  • Kentsel dönüşüm adına yıkılan binaların enkazının oluşturduğu, ciğerleri hırpalayan kirli havasını,
  • Kentsel dönüşüm adına günün her saatinde sokaklarda vızır vızır gezen, hattâ sokaklara yerleşen beton kamyonlarını, beton pompalarını, iş makinelerini, vinçleri,
  • Geceleri yanmayan sokak lambalarını boşuna taşıyan elektrik direklerini,
  • Yeşil alanlarının sürekli kemirilerek yoğun yapılaşmaya, taşlaşmaya açılmasını,
  • Yeşile yer kalmadığı için yapılan ilkel tasarımlı yol kenarı duvar yeşillendirmesini,
  • Şehrin hiç olmaması gerektiği şekilde kuzeye kayarak ormanları ve su havzalarını yok etmesini,
  • Her yoğun yağmurdan sonra göl haline gelen meydanlarını ve yollarını,
  • Gökdelen yapılaşmasına açılan güzelim sahillerini ve oraları süsleyen (!) gökdelenleri,
  • Maç günleri şehir trafiğini tümüyle kilitleyen şehir içi stadyumlarını,
  • Restorasyon adına yapılan rezillikleri,
  • Yüksek hızlı trenle İstanbul’a geldik diye Pendik’te inmeyi,
  • Deprem sonrası sığınma alanlarının bile yapılaşmaya açılmasını
  • Ve hepsinden çok da “Çılgın Projeler”ini,
  • Çok, ama çok seviyorum.

    Liste böylece uzar gider, ama bence bu kadarı bile derdimi anlatmaya yeter de artar sanırım.Derseniz ki: “Kardeşim, sen eziyetten mi hoşlanıyorsun? Ne duyarsız insansın.”
    Yanıtım şu olur: “Ben İstanbulluyum; çileseverim.” Ayrıca, “âşığım” dedim ya… Aşkın, daha doğrusu âşığın gözü kördür.