Güngör Kabakçıoğlu’nun Ardından |
Kaynak :
01.08.2011 -
Yapı Dergisi - 357
|
![]() |
“Karikatürist, Ressam, Mimar “ Güngör Kabakçıoğlu’nu 27 Haziran 2011 günü yitirdik. Anılmak istediği meslek sıralaması böyleydi: Karikatürist, Ressam, Mimar… Benim içinse Güngör, “meslektaşım, komşum, ortağım, kısacası can kardeşim”di. Güngör’ü ilkin uzaktan tanımamız, Doğan Kardeş çocuk dergisi yıllarına dayanır. Biz daha delikanlıydık; Güngör Kabakçıoğlu ve Selma Emiroğlu ise derginin gencecik, çiçeğiburnunda çizerleriydi. Her ikisi de bizim kuşağın sanat dünyasındaki en ünlü kişileri arasındaydı o zaman.
Akademi yılları sonrasında mimarlık çalışmalarını BP (British Petroleum) Kervansaray A.Ş. bünyesinde sürdürürken, zaman ve mekân tanımayan çalışkanlığıyla, karikatür ve resimleriyle mimarlığın da ötesine uzandı. BP’nin o yıllarda birbiri ardından inşa ettiği “mocamp”larının hemen tümünde mimar olarak Güngör’ün imzası vardır. 1973’te kardeşim Yalçın Hasol’un ani ölümüyle geride bıraktığı Has Reklam ajansı için imdadıma ilk koşan Güngör Kabakçıoğlu olacaktı. Komşuyduk; Yeniköy’deki Mimarlar Sitesi’nde altlı üstlü oturuyorduk. Ortak çalışmamız böylece adetâ bir kader zorlaması sonucunda başladı. Önce Has Reklam, sonra da Hasajans’taki 18 yıllık reklamcılık serüvenimizde büyük bir uyum içinde çok başarılı çalışmalar yürüttük; çok tatlı anılar biriktirdik. Güngör, yetenekli olduğu kadar çalışkandı, üretkendi, tek başına bir takım gibiydi. Bütün bu özeliklerinin yanısıra dost canlısıydı, iyi arkadaştı. İçindeki çocuğu hiçbir zaman öldürmeyecekti… İçindeki çocuk hep canlıydı. Öyle ki, yedek subaylığı sırasında Gelibolu Orduevi’nde, üzerinde üniforması, merdiven korkuluğundan kayıp bir generalle burun buruna gelecek kadar… Sonra da düğününde karşılaştığı, bu kez genelkurmay başkanı olmuş o generale, “Paşam, Gelibolu’da merdivenlerden kayan yedek subayı hatırladınız mı?” diye soracak kadar… Aslında bunun öyküsü bir süre önce çıkan “Mimarlar Dik Durur!” kitabımda yer almalıydı; Güngör birçok karikatürünü, kitabımda kullanmamı cömertçe destekledi; hattâ birkaçını da hasta yatağında özel olarak çizdi. Zaten son günlerine kadar elinden kalemi düşmeyecekti; kalemine hiç üşenmeyen bir insandı. Geride, karikatürleri, resimleri, mimar olarak yaptıkları, yetiştirdiği çocukları ve duygu dolu dostluk anıları kaldı. Bir de elyazması olarak düzenleyip resimlediği, yaşamını, yaşadıklarını ve çevresini anlatan, baskıya hazır mükemmel bir kitabı. Uzun zaman YAPI dergisi için, karikatürcüleri tanıtan “20. Yüzyılda Türk Karikatürü” sayfaları hazırladı; kendi karikatürleri çıktıkça da mutlu oldu. Çıktığı günden beri dergiye gönülden bağlıydı. Burada Güngör’ü bir kez daha dopdolu sevgi ve özlem duygularıyla anarken, sütunumu, bir süre önce elyazısıyla hazırlayıp bir kopyasını bana verdiği, yer darlığı nedeniyle biraz kısaltmak zorunda kaldığım yaşamöyküsüyle O’na bırakıyorum. Bazı insanlar ölümsüz oluyor; Güngör de hiç kuşkusuz, onlardan biri. |
![]() Semazenler, 2010.
Güngör Kabakçıoğlu’nun Mimari Yapıtlarından…
|