Küresel Köyün Kabadayısı | Kaynak : 10.06.2003 - Cumhuriyet Gazetesi | Yazdır |
“Senin bitişik komşun bütün kente terör saçıyor. Ayrıca adam despot, evde karısını, çocuklarını dövüyor, günün birinde kullanmak üzere çatapat üretiyor ve depoluyor. Her ne kadar bu sonuncusunu incelettik ve kanıt bulamadıksa da bu böyle … Benim sizin mahalleden çok uzakta olmam önemli değil. Bildiğin gibi bu kentin düzeni benden sorulur. Ben çok güçlüyüm; bana karşı çıkanın kafasına balyoz gibi inerim. Kurtarma sonrasında bir şeylerini kırıp dökersek önemli değil … Nasıl olsa adamın evi çok değerli; evin altında gömü var. Onu toprak üstüne çıkardık mı, işimiz iştir. Doğal ki bütün bu yapacaklarım insanlık namına olacak, yani kenti o adamın şerrinden kurtarmak adına olacak.
Sana gelince… Bilirsin, ben seni severim. Yıllardan beri ortağız. Ortaklık oranımız çok da önemli değil. Kârdan sana da bir şeyler veririz. Ben ağabeyim, ben güçlüyüm. Her şeyi daha iyi bildiğimi sen de kabul edersin. Vaktiyle korktuğun güçlü bir komşun vardı hani, herhalde unutmadın. Ona karşı seni az mı korumuştum ?.. Şimdi senden istediğim şu. Biliyorsun, bizim malikâne çok uzaklarda. Oradan saldırıp senin komşuyu etkisiz hale getirmek kolay değil. Onun için sizin evi kullanacağız. |
Bizim paralı – silahlı adamlarımız senin evde konuşlanacaklar; gerekli cephaneyi de sizin eve yığacağız. Ve komşuyu sizin evden vuracağız. Sizin çocuklar bir süre önce beni ziyarete geldiklerinde bunun olabileceğini söylemişlerdi. Zaten neden olmasın ki, biz seninle bunca yıldır – hani nasıl diyorlar – stratejik ortak değil miyiz? Sen iyi çocuksun, hadi göreyim seni.:” Aslında ağabey haksız. Taa bilmem neredeki eve saldırmak istiyor. Abanın altından sopa göstererek bizden de yardakçılık, yataklık yapmamızı bekliyor.
Çaresiz, bizim aile meclisi toplanıp konuyu görüştü. Evet biz ortağız ortak olmasına ama, bugüne kadar sonuçta hep biz kaybetmişiz. Ayrıca ortaklığımız soygun yapmak üzerine değil, kendimizi korumak için. Ortak, on iki yıl kadar önce de buna benzer bir iş yapmış, bizden de destek almıştı. O zamandan beri biz hala belimizi doğrultamıyoruz. Bizim evde yine de iyi – kötü demokrasi var; kararlar ortaklaşa alınır. Atamızın sözü kulağımıza küpe olmuş: “evde barış, kentte barış”. Aile meclisi toplanıp karar verdi: “Arkadaş sen başının çaresine bak, biz bu işte yokuz”.
Sonunda adam, çetesiyle bizim komşuya saldırdı. Komşu umduğumuzdan da kofmuş; kısa sürede teslim oldu. Babaları sırra kadem bastı; ailenin öteki büyükleri de öyle … Evin bütün değerli eşyası, ailenin bütün birikimi yağma edildi. Kargaşada, olan çocuklara oldu: Öldüler, yaralandılar, kolları, bacakları koptu. Sözü edilen çatapatlar bulunamadı. .. Ama gömü şimdi bizim Büyük Biraderin elinde. Birader bugünlerde öfkeli; soyguna destek vermediğimiz için şimdi bize ters ters bakıyor. “Yardım etmediğiniz için özür dileyin” filan diyor. Biz de boynumuzu büküp öyle duruyoruz. Sıranın öteki komşulara geldiği söyleniyor. Bakalım ne olacak?
|