Prof. Dr. Enis Kortan’ı Anarken… Kaynak : 30.06.2022 - MİMARLIK Dergisi - 425 | Yazdır

Enis Kortan’ı da kısa bir süre önce sonsuzluğa uğurladık. Değerli bir düşünür, iyi bir mimar, iyi bir yazardı. Kendisiyle geç tanıştık, ancak benzer doğrultudaki çalışmalarımız kapsamında ilişkilerimiz oldu.

Enis Kortan 1953’te İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun olmuş, 1957’de ABD’ye gitmiş. 20. yüzyılın ünlü mimarlarından, Almanya’da Bauhaus ve ABD’de Harvard Üniversitesi’nde mimarlık hocalığı yapmış olan Marcel Breuer’in ve sonra da Skidmore, Owings&Merrill’in bürolarında görev almış. Modern Mimarlığa önemli katkıları olan mimarlardan Louis Kahn, Frank Lloyd Wright, Ludwig Mies van der Rohe, Walter Gropius, Eero Saarinen, Gio Ponti ile tanışmış ve meslekî ilişkiler kurmuş.

Yurda döndükten sonra 1964 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne öğretim görevlisi olarak katılmış; 1973’te Doçent, 1978’de Profesör, 1999 yılında da yaş sınırlaması nedeniyle emekli olmuş.

İlişkilerimize gelince…

Türkiye’de iyi mimarlık var mı ki?” türü bir söylemi benimseyen bir kesimin, yaşadığımız dönemde, kentsel planlama ve kentsel tasarım kargaşası içindeki mimarlığı yorumlayarak(!) öyle bir yargıya vardıklarını sanıyorum. Enis Kortan’ın “1950’ler Kuşağı Mimarlık Antolojisi” kitabının bu söyleme karşı çok tutarlı bir yanıt oluşturduğunu düşünürüm. Kitabı Mart 1997’de YEM Yayın olarak yayımlamıştık. Enis Kortan’ın bu kitabının yayımlanmasına katkıda bulunmuş olmak beni de gururlandırıyor.

Kortan’la başka bir birlikteliğimiz, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nden mezun olduğu yıl bir trafik kazasında yitirdiğimiz, Yunus Aran anısına düzenlediğimiz dizi konferanslardan birine davet etmemizle olmuştu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde dia gösterisi eşliğinde güzel bir konferans vermişti. 10 Mayıs 2004 günü verdiği konferans, o sıralarda yazmakta olduğu “Kaybolan İstanbul’um” kitabının bir özeti şeklindeydi.

“Kaybolan İstanbul’um” kitabı, konferanstan bir süre sonra yayımlanacaktı. 2006’da yayımlanan kitap, Kortan’ın 1947-57 arasındaki “mimarlık anılarını” kapsayan; çok değerli bir çalışmadır; konferansı da aynı değerde olmuştu.

Bir bakıma “Anılar” türünden olan kitabın her noktasında “Mimarlık” var. Kortan, gençlik yıllarının İstanbul’unu anlatarak başlıyor: Yaşadığı semtler… O günlerdeki kentsel yaşam… 1946’da Missouri Zırhlısı’nın İstanbul’a gelişi sırasında yaşananlar… Beyoğlu, İstiklâl Caddesi… Ve, Le Corbusier’nin yorumlarıyla İstanbul…

Ayrıca, o dönemde üretilen mimarlık eserleri, örneğin Anıtkabir… Ve o dönem yapılarının mimarî bakımdan ustaca irdelenmesi. Yine o dönemde yaşanan ilginç olaylar… Kendisinin, İTÜ’deki öğrencilik yılları (1946-1953) Taşkışla, Maçka, Teşvikiye ve Nişantaşı’ndaki dikkate değer binalar. İstanbul’un tiyatroları, plajları, sayfiyeleri… Bütün bunlar çizimler ve fotoğraflarla destekleniyor.

Daha sonra Başbakan Adnan Menderes’in “İstanbul’un imarı” girişimleri ve İstanbul’un sosyal yapısındaki değişmeler…

Kitabın Sonsöz’ünde de İstanbul’la ilgili olarak birçok değerlendirmesi ve mimarca yorumları var: Bir “Dünya Kenti” olan İstanbul’un sonuçta, mutlu ve huzurlu bir yaşamın yerini ıstıraplı bir yaşamın aldığı; motorlu araçlar, asfalt yollar ve binalar tarafından boğulmuş kaotik, hasta, bir “ekümenopolis”e dönüştüğünü vurguluyor.

Bütün bunlar Kortan 2006 yılında 11 milyon nüfuslu İstanbul için yorumları… Bir de bugünün, sığınmacı istilasına uğramış yaklaşık 20 milyon’luk İstanbul’unu yorumlayabilseydi, neler söylerdi acaba?

Kortan’ın anısına sevgi ve saygı…