| Şaka Gibi |
Kaynak :
16.09.2004 -
Cumhuriyet Gazetesi
|
Yazdır
|
|
Komiser Günther Verheugen, bizim hükümetin zina dayatmasını duyunca, “şaka gibi” demiş. Aslında son zamanlarda her şey şaka gibi… Tren kazaları, su baskınları, maden kazası, doping olayları, halterci kızlarımızın antrenör odaklı didişmeleri… Bunların tümü akıldışı… İncelikle, “şaka gibi” diye tanımlayabilirsiniz bütün bunları. Verheugen’in sözünden, yanılmıyorsam bir gün sonra, AKP Kayseri milletvekili Taner Yıldız, Kayseri’de ziyaret ettiği bir çiftlikte, tıpkı daha önce Başbakan’ın başına geldiği gibi, attan düştü ve kolunu kırdı. Anlaşılıyor ki Yıldız at binmeyi bilmiyor; önerilince denemeye kalkışmış. Valiye de önerilmiş ama vali binmemiş. Gazete haberine göre, Yıldız, “Buraya kadar gelmişken binelim” deyip üzerindeki ceketi çıkararak ata binmiş. Atın üzerinde hareket etmeden bir süre durmuş, atın huysuzlanıp şaha kalkması üzerine bir anda dengesini kaybedip düşmüş. Tahta parçası ile kolu sarılarak hastaneye kaldırılan Yıldız, “Takdiri ilahi. Olacağı varmış. Hayırlısı olsun” demiş. Başbakan’ın geçirdiği at kazasından sonra, “Önce Eğitim” başlıklı yazımda olaya değinen kısa bir öykü anlatmıştım. Şöyle : ” Ali benim tek torunum. Gelecek hafta dokuz yaşını bitiriyor. Dört yıldan beri at biniyor, daha doğrusu, sistemli olarak binicilik dersleri alıyor. Bir gün okul çıkışında öğrenciler başıboş bir atla karşılaşmışlar; bir bölümü çok ürkmüş. Ali, atların huyundan suyundan anlıyor ya, “haydi” demişler “şu atı uzaklaştır”. Ali ata yaklaşmış bir yandan dilini damağında şaklatarak “lık lık” gibisinden sesler çıkarmış, bir yandan da koşmaya başlamış. Bakmışlar ki, at da Ali’nin yanısıra koşuyor; Ali durunca at da duruyor. Hayvanlar duygulu ve duyarlı oluyorlar. Kendilerini sevenle içgüdüsel bir iletişim kurabiliyorlar, hoşlanmadıkları kişilere de tepki gösterebiliyorlar. Örneğin atlar, |
sırtlarına binenleri bazen üstlerinden atabiliyorlar. Bu bakımdan insanlardan daha duyarlı oldukları söylenebilir.”
Ali şimdi bir yaş daha büyüdü, binicilik öğrenimi sürüyor. Herhalde daha yıllarca sürecek. Yineleyelim : her şeyin başı eğitim. Heveslenmek güzel ama, önce eğitim gerekiyor. Eğitim olmadan yapılan işler kazaları getiriyor. Ne var ki insanlar, cahilliklerini, “Allahın takdiri” deyip geçiştirmeye yelteniyorlar. Tren kazalarında da böyle olmamış mıydı ? Allah cahilliğe kızıyor olmalı. Bizde iktidara gelenler çoğunlukla, ülke yönetimi de dahil her şeyi bildiklerini sanıyorlar. Buna öncelikle kendilerini inandırıyorlar; çevreleri de yalakalıkla onları yüreklendiriyor. Bunları yazarken aklıma bir nokta takıldı. Niçin siyasiler at binmeye bu kadar hevesleniyorlar da başka spor dallarını pek denemiyorlar ? Örneğin halteri deneseler… Ya da boksa yeltenseler… Ali Şen Başkan Fenerbahçe Şampiyon Ali Şen bir televizyon röportajında, yıllar önce hakemi ayarlayarak yaptığı bir şike olayını açık açık anlatmış. Yıl 1974. O zamanlar Ali Şen Ulusal Futbol Takımının koordinatörüymüş. Hakemi ve gözlemciyi ayarlamış, Ulusal Takım, Şen’in bu katkılarıyla ofsayttan attığı gollerle İsviçre maçını kazanmış… Ali Şen yaptıklarını anlattıktan sonra, bunların kendi yapısına aykırı şeyler olduğunu eklemeden edememiş. Ben Ali Şen’in kural dışı işler yapmayacağını düşünürdüm, ama ne var ki olan biteni kendisi anlatıyor. Yapılanla söylenen bağdaşmıyor. Bu da “şaka gibi”. Bu olayda da önemli nokta şurada : Fenerliler, “Ali Şen Başkan, Fenerbahçe Şampiyon” tekerlemesini çok severler. Ali Şen, bu anlattıklarının Fenerbahçe’nin şampiyonluklarına gölge düşüreceğinin farkında değil mi acaba ? |

