Türkiye’de Mimarlık Nereye Gidiyor? |
Kaynak :
01.12.1991 -
Yapı Dergisi - 121
|
![]() |
Kasım ayı içinde Yapı-Endüstri Merkezi’nde düzenlenen dizi forumlarda bu sorunun yanıtını aradık. İstanbul’daki üç mimarlık fakültesinin dekanlarının da katıldıkları tartışmaları kendi görüşlerimizi de katarak şöyle özetleyebiliriz: |
Gecekondular ve kaçak yapılarla kuşatılmış durumda can çekişen İstanbul’a indirilen son hançer darbeleri bunun açık örnekleridir. İşte Dolmabahçe’nin sırtına yüklenen kambur: Swissotel, işte Conrad Hilton, işte başka bir canavar: Park Sürmeli, yapımı çok şükür durdurulabilen Dolmabahçe gökdeleni Gökkafes. Yeşil alanı, İstanbul’un ölçeğini, siluetini tahrip eden sağlıksız eklemeler… Bunlar İstanbul’u hiç tanıyamamış bir belediye başkanının emirleri -ve destekleyicilerinin- çabalarıyla, bilime, sanata, şehircilik kurallarına aykırı olarak dikilmiş ve dikilmekte olan yapılardır. Yine denilecek ki “bu yapıların altında mimarların imzaları yok mu?” Tabii var.. her mesleğin iyi uygulayıcıları” da vardır, kötü uygulayıcıları da.. Bunların mimarlıktaki oranı, başka mesleklerdekilerden ne daha azdır, ne de daha çok. Ayrıca, zaman zaman bakanların ve hatta cumhurbaşkanlarının bile bu çabalara katkıları olduğu düşünülürse bu durum, yitirilen bir savaşın sorumluluğunu bir yüzbaşıya yüklemeye benzemez mi? Türkiye’de mimariyi, nedense, herkes bilir, işe herkes karışır. Dünyada amatörlerinin bu denli bol ve iddialı olduğu başka bir meslek var mıdır acaba? Bugün Türkiye’de mimarların imzasını taşıyan yapılar toplam yapılanların ancak yüzde 5’ini oluşturuyor. Mimarlar işsiz; Türkiye, mimarlarından yararlanamıyor. Toplum ise mimarlara yetki vermiyor, yalnızca soyut sorumluluklar yüklüyor. Mimarlar topluluğu, yıllardan beri haykırmakta, ülkeyi yöneten karar mekanizmalarını yıllardan beri uyarmaya çalışmaktadır. Sorun, toplumun sorunudur, önemli olan toplumun bilinçlenmesi ve konularına sahip çıkmasıdır. Şehrin kentlileşmiş halkı, şehrine sahip çıkmaktadır. İstanbul’da bunu gösterebilmek için şimdi fırsat vardır: Park Sürmeli Oteli. Altında Puşkin’in kitap okuduğu ağacı kestirmemek için Moskovalıların, Taşkışla’yı kurtarmak için Teknik Üniversitelerin gösterdikleri kararlı ve onurlu direniş toplumumuza örnek olmalı. |