Basketbolda Heyecan ve Sıkıntı Kaynak : 10.07.2002 - Cumhuriyet Gazetesi | Yazdır

Futbolda dünya kupası heyecanı bitti; şimdi sıra basketbolda. Önümüzde, ABD’de Indianapolis’te yapılacak 14. Dünya Basketbol Şampiyonası var. Bu sınava Avrupa ikinciliği rütbesine sahip ulusal takımımız da katılacak. Şimdilik 19 oyuncudan kurulu kadromuz bir süre sonra 12’ye inecek ve 29 Ağustos’ta başlayacak şampiyonaya yine “12 Dev Adam”la katılacağız. Yeni bir heyecan dalgasına hazırlanalım.

Basketbol, pek çok yerde futboldan sonraki en yaygın spor dalı. Biz de de öyle… Yalnız ne var ki Türkiye ortamında, parasal getirisi yok gibi. Basketbol ve voleybolun gelirleri futbolla kıyaslanamayacak düzeyde. Seyirci gelirleri, isim ve yayın haklarından sağlanan gelirler çok düşük. Profesyonelleşmeleri oldukça yeni olan bu dallarda gelirler giderleri karşılayamadığı için ciddi sorunlar var.

Spor kulüpleri basketbolu ve voleybolu çoğu kez futbol kaynaklarından besliyorlar. Ayırabildikleri paralar bu alanlarda etkin müessese kulüplerininkinin yanında yine de çok düşük kalıyor. Ayrıca müessese takımlarının harcamaları, bağlı oldukları kârlı şirketlerce karşılanıyor ve promosyon yasasına göre masraf kaydedilerek vergi matrahlarından indiriliyor. Sözün kısası, hem firmaların reklamı yapılmış oluyor, hem de harcamaların önemli bir bölümü vergiden düşülerek karşılanıyor. Bu, onlar için büyük avantaj.

Spor kulüplerinin böyle bir maddi ayrıcalıkları yok. Bu anlamda vergiden yararlanma olanakları bulunmadığı için harcamaların tümü üzerlerine kalıyor.

Buna karşılık müessese kulüplerinde her maliyet yarıya iniyor. Örneğin bir basketbolcu için ödenen 300 bin dolar bir klasik kulübe aynen yansırken, vergi avantajından dolayı bir müessese kulübü için yaklaşık 150 bin dolara geliyor. Bu durumda, gelirleri zaten kısıtlı olan spor kulüpleri aleyhine işleyen bir haksız rekabet söz konusudur. Kulüplerin kurdukları şirketler şimdilik bu durumu değiştirmiyor.

Öte yandan, UEFA’nın, kısa bir süre sonra yürürlüğe girecek olan, “futbolun gelirlerinin yine futbola harcanması” yönündeki kriterleri de futbol ağırlıklı spor kulüplerini zorlayan başka bir etken. Bu kulüplerin anılan spor dalları için sponsorluk üstlenebilecek firmalar bulmaları ya da devlet desteği sağlanması yolunda ileri sürülen çözüm önerilerinin yaşama geçirilmesi ise ülkenin bugün içine düşürüldüğü koşullarda kolay görünmüyor.

Amatörlük yıllarında ülke basketbol ve voleyboluna büyük hizmetler vermiş olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş parasal olanaklar bakımından müessese kulüpleriyle yarışamadıkları için son yıllarda başarılı olamıyorlar ve liglere yalnızca renk katmakla yetiniyorlar. Son günlerde çıkan tartışmalar, anılan kulüplerin başkaldırmaları, basketbol ve voleybolda birinci ligden çekilecekleri yolundaki söylemler de buradan kaynaklanıyor. Haklı olmadıkları söylenemez.