Yüzme, Sutopu ve İYİK Kaynak : 17.07.2002 - Cumhuriyet Gazetesi | Yazdır

Galatasaray’ın sutopunda İstanbul Yüzme İhtisas Kulübü’ne altın golle yenilerek şampiyonluğu yitirdiği maçtan sonra İYİK eski başkanı, arkadaşım, meslektaşım Levent Aksüt’ten bir yazı geldi. Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın’a gönderdiği bir yazının kopyasıydı bu. Aksüt, Ataköy havuzunda yapılan şampiyonluk karşılaşmasında kimi Galatasaraylı seyircilerin taşkınlıklarını ve o sırada tribünde bulunan Canaydın’ın bunlara müdahale etmeyişini eleştiriyor.

Aslında Levent Aksüt de bir Galatasaray yandaşıdır; kendi deyişiyle, yetmiş yıllık Galatasaraylıdır. Amacı Galatasaray’ı yermek değil kuşkusuz. Holigan davranışlarının spor alanlarında boy göstermesine karşı… Bunların artık havuzlara da taşınması karşısında isyan ediyor…

Söz açılmışken İYİK’e değinelim. İstanbul Yüzme İhtisas’ın şampiyonluğuna şaşmamak gerekir. Onların su sporlarındaki başarıları çok eski yıllardan beri sürüp geliyor. Galatasaray’la olan rekabetleri de yine eskilere dayanıyor. Galatasaray’ın karşısında yıllarca hep İYİK vardı.

İYİK, Galatasaray’da su sporlarının ihmal edildiğini ileri sürerek ayrılan bir grup Galatasaray üyesi tarafından 1943 yılında kurulmuş. İlk yeri, Ortaköy’deki Lido havuzu; ilk adı da İstanbul Lido Yüzme İhtisas Kulübü. 1946’da adı da, yeri de değişiyor. İkinci yer, bugün Boğaziçi Köprüsü ayağının geldiği yere rastlar. 1950’lerin ikinci yarısında, Galatasaray’dan ve Mimarlık Fakültesi’nden arkadaşım, kulübün sporcularından Erol Gürel’le sık sık oraya uğrardık. Bir ahşap baraka ile rıhtımdan oluşan ve gündüzleri sporcu gençlerle dolup taşan Kulüp, akşamları çok sakin olurdu : çoğu kez, emektar gece bekçisi Ekrem Baba ile üç beş kişi… Ayışığı altında Boğaz sularının hışırtılarını dinleyerek Ekrem Baba’nın demlediği çayları yudumlardık.

Kulübün Başkanı, daha sonraki yıllarda T. Milli Olimpiyat Komitesi başkanlığını yürütecek olan Suat Erler’di.

Galatasaray’ın eski şampiyon yüzücülerindendi; Galatasaray’dan ayrılarak yeni kulübü kuranların arasında da başı çekmiş olan kişiydi. Gözlediklerime ve duyduklarıma göre, İYİK’i bir kaptan disipliniyle yönetiyordu. Herşey spor içindi; spor dışındaki herşey, eğlence vb. ikinci plandaydı. Konuk olduğum bir pazar sabahı Suat Bey, her zamanki konuşmalarından birini yapıyordu. Giyime, oturup kalkmaya değiniyor, hattâ genç kızların güneşlenirken mayolarının askılarını indirmelerini bile kınıyordu (Hey gidi günler !). Böylesi bir disiplin gençleri sıksa da Suat Bey’e saygı büyüktü. Hedefte hep başarı vardı. Bir çırpıda anımsadığım kadarıyla Haldun İşmen, Ayşegül Çilli, Engin Ünal, Mithat Candan, Ergin Sander, Süha Erler, Gündüz Gökçe, Orhan Vefa o dönemin çok başarılı sporcularıydı.

Bu ortam içinde peşpeşe başarılar yakalanıyordu. Adanalı yüzücülerin parıltıları ortaya çıkıncaya kadar rakip, Galatasaray’dı; madalyalar, kupalar çoğu kez onlarla paylaşılıyordu. Adana nasıl devreye girmişti ? Yanıtı basit… O tarihlerde İstanbul’da yüzme havuzu yoktu. Adana’da yapılan 50 m.lik yüzme havuzu herşeyi değiştirdi; Adanalı gençler bu havuzda, üstelik daha uzun bir mevsime yayılan çalışmalarıyla kısa bir sürede yüzme ve sutopunda iddialı hale geldiler, İstanbul saltanatına son vererek madalyaları birer ikişer almaya başladılar. Bu, İstanbul yeni tesisler kazanıncaya dek sürdü.

Boğaziçi Köprüsü yapılırken İYİK’in taşınması gündeme geldi. Yine Ortaköy’de bulunan Hatice Sultan Yalısına geçiş böyle oldu. Yapı restore edildi, bahçesine kışın kısmen kapatılabilen bir havuz yapıldı. Kulüp dar alanda da olsa çalışmalarını başarıyla sürdürüyor. Son sutopu şampiyonluğu da bunun kanıtı.