Beyazıt Meydanının Garip Öyküsü |
Kaynak :
01.12.1992 -
Yapı Dergisi - 133
|
![]() |
YAPI’nın geçen sayısında, son otuz yılda Türkiye’de planlama, kentleşme ve yapılaşma alanında sergilediğimiz çarpıklıklara değinirken Beyazıt Meydanının kötü kaderinden de bir nebze söz etmiştik. |
içinde Prof. Piccinato, Prof. Högg ve Turgut Cansever’e projeler hazırlatıldığını görüyoruz. İtalyan Milli Şehircilik Enstitüsü Başkanı olan Prof. Piccinato 1954’te Ataköy projesine danışman olarak atanmış, 1958’de de İstanbul Nazım Plan Bürosu’nun başına getirilmişti. Münih Şehri’nin başmimarı olan Prof. Högg ise bir süre için İstanbul planlamasıyla görevlendirilmişti. Bu üç proje arasından Turgut Cansever’in projesinin uygulanmak üzere seçilmesiyle birlikte İstanbul mimarlık çevrelerinde büyük bir tartışma başladı. Mimarlar Odası ve mimarların önemli bir bölümü İstanbul’un nazım planı yapılmadan Beyazıt Meydanı’nın düzenlenemeyeceğini savunuyordu. Doğal olarak karşı görüşte olanlar da vardı. Uzun süren tartışmalar ve homurtular arasında Belediye, Meydanı bir yaya bölgesine dönüştürecek yeni projenin yürütülmesi için Turgut Cansever’i, görevlendirdi. Cansever bir yandan İstanbul Belediyesi Planlama Müdürlüğü görevini yürütürken, bir yandan da Beyazıt Meydanı’ndaki bir şantiye barakasında Meydan’ın proje ve uygulama çalışmalarını yönetiyordu. Ancak tartışmalar ve karşıkoymalar öylesine büyüktü ki, askeri yönetim yerini sivil yönetime bırakır bırakmaz Cansever’in her iki görevine de son verildi ve Beyazıt Meydanı işte bugün görülen durumuyla, bitmemiş olarak kaderiyle başbaşa bırakıldı. Otuz yıldan beri de öylece duruyor. Gerçekten de nazım plan olmadan Beyazıt Meydanı düzenlenemez miydi?. Kanımca düzenlenebilirdi. İmar ve İskan Bakanlığı’na bağlı İstanbul Nazım Plan Bürosu, çalışmalarını uzunca bir zamandan beri sürdürmekteydi ve Beyazıt’ın düzenlenmesine yetebilecek belli kararları olmalıydı. Ayrıca Beyazıt Meydanı’nın kendisi bazı kararlara odak olacak nitelikteydi. O tarihten yaklaşık yirmi yıl sonra 1980’li yıllarda Taksim ve Üsküdar Meydanları için açılan proje yarışmalarının yanısıra Beyazıt Meydanı da bir kez daha yarışmaya çıkarıldı. Bu kez nedense hiç kimse “Nazım Plan bitirilmeden bu meydanlar yarışmaya çıkarılamaz” diye direnmedi. Kanımca, 1960’ların başında mimarlarca sürdürülen itirazlar başka bir nedenden, uygulanacak projeden çok, Turgut Cansever’e duyulan tepkiden kaynaklanıyordu (2). Yazımıza “Beyazıt Meydanı bugünkü çirkin haline nasıl gelmiştir?” sorusuyla başlamıştık. Şimdi asıl sorulması gereken sorular, “Beyazıt Meydanı otuz yıldır nasıl bu halde bırakılmıştır? Yaz-boz tahtasına dönen Meydan daha ne kadar bu halde kalacaktır?” şeklinde olmalıdır. Şimdi bir yandan bu soruları sorarken, bir yandan da mimarları, özellikle de o dönemde tartışmalara etkin bir biçimde katılmış olanları, otuz yılın süzgecinden geçmiş, ama hala güncelliğini koruyan bu konuyu YAPI’nın sütunlarında yeniden tartışmaya çağırıyorum. 1. Doğan Kuban- Yegan Kahya, Beyazıt Meydanı Kentsel Tasarım Yarışması Kitabı-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı, 1987. |