Bir stadın gerçekleşme öyküsü: Ali Sami Yen’den Seyrantepe’ye Kaynak : 01.02.2011 - Yapı Dergisi - 351 | Yazdır

 Galatasaray Spor Kulübü, kurucusunun adını taşıyan efsanevi Ali Sami Yen Stadı’na 11 Ocak 2011 günü veda etti; 15 Ocak günü de Galatasaray-Ajax maçıyla yeni stadı Seyrantepe’deki, ya da başka deyişle Aslantepe’deki Türk Telekom Arena’ya merhaba dedi. Ayrılışta hüzün, açılışta coşku vardı. Önce biraz gerilere bakalım.

Taksim Kışlası’nın 1939’da yıkılması ve böylece avlusundaki stadın da yok olmasının ardından yeni bir stadın yapımı için Mecidiyeköy’de Tekel Likör Fabrikasının yanındaki alan düşünülmüştü. O tarihlerde yerleşme, Şişli’de bitmekteydi. Mecidiyeköy, dutluklarıyla ünlü bir semtti. Stat olarak İstanbul’da yalnızca Fenerbahçe Stadı ile Beşiktaş’ta deniz kenarındaki Şeref Stadı kalmıştı. 1947 yılında İnönü Stadı devreye girdi. Mecidiyeköy’deki stadın yapımına 1940’lı yıllarda başlanmışsa da inşaatın ciddi bir şekilde ele alınıp bitirilmesi 1964 yılına kadar uzayacaktı. Üst kullanım hakkı Galatasaray’a verilen Ali Sami Yen Stadı 20 Aralık 1964 günü törenle açıldı. Ancak açılış günü bir talihsizlik yaşanmış, bir tribündeki büfenin alev alan ocağı paniğe yol açınca çok sayıda yaralanmalar olmuştu. Haberleşmenin gelişmiş olmadığı o dönemde, tribün çöktüğü şeklindeki söylentiler dalga dalga İstanbul’a hattâ bütün ülkeye yayılmıştı.

Fotoğraflar Varyap Uzunlar arşivindendir.

Geçen sürede Galatasaray Ali Sami Yen Stadı Galatasaray’ın iyi ve kötü günlerine tanıklık etti. Ancak ne var ki stat zamanla seyirci kapasitesi, teknolojik olanaklar ve UEFA standartları bakımından yetersiz kalmıştı. Yapılan eklemeler ve onarımlar da gereksinmeler ve sorunlar karşısında yetersiz kalınca yeni arayışlar başladı.

Ali Sami Yen’den Aslantepe’ye geçiş sürecinin yaklaşık on beş yıllık bir serüveni var. Benim de Galatasaray yönetiminde olduğum Alp Yalman döneminde (1990-96) kulüp Avrupa’daki futbol başarılarını sıklaştırmıştı. Yeni bir stat yapılması için Galatasaray’a Seyrantepe’de arsa tahsisi işte o dönemde, 1995 yılında Başbakan Tansu Çiller’le yapılan bir görüşmede gündeme gelmişti. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü yetkilileri Seyrantepe’de uygun bir arsa olduğunu belirtiyorlardı. Yerinde yapılan incelemeler, arsanın bu işe uygun olabileceğini gösteriyordu. Ancak, 1996 Mart’ında kulüpte yönetim değişikliği oldu, sonra da Seyrantepe konusu unutuldu.

Göreve gelen Faruk Süren yönetimi, Mecidiyeköy’de Ali Sami Yen Stadı’nı yıkıp aynı yere 52 bin kişilik yeni bir stat yapmaya karar verdi. Bu amaçla bir Kanada mimarlık firmasına büyük harcamalarla projeler, maketler yaptırıldı. Geniş bir programla yola çıkılmıştı. Müzik ve büyük gösteriler için düzenlenmiş gerektiğinde kapanan bir bölüm, çarşı, sinemalar, bürolar, sağlık merkezi türünden rant alanları… Program, kulübün asıl alanı olan sporun çok dışına taşırılmıştı. Yapım maliyetini çok yükselten unsurlardı bunlar. Kısacası proje, yapılabilirliğini yok edecek ölçüde büyük tutulmuştu.

Galatasaray Spor Kulübü, kurucusunun adını taşıyan efsanevi Ali Sami Yen Stadı’na 11 Ocak 2011 günü veda etti; 15 Ocak günü de Galatasaray-Ajax maçıyla yeni stadı Seyrantepe’deki, ya da başka deyişle Aslantepe’deki Türk Telekom Arena’ya merhaba dedi. Ayrılışta hüzün, açılışta coşku vardı. Önce biraz gerilere bakalım.Galatasaray Spor Kulübü, kurucusunun adını taşıyan efsanevi Ali Sami Yen Stadı’na 11 Ocak 2011 günü veda etti; 15 Ocak günü de Galatasaray-Ajax maçıyla yeni stadı Seyrantepe’deki, ya da başka deyişle Aslantepe’deki Türk Telekom Arena’ya merhaba dedi. Ayrılışta hüzün, açılışta coşku vardı. Önce biraz gerilere bakalım.Proje, mimari düzenlemeler bakımından da kimi olumsuzluklar içeriyordu. Yapılacak revizyonlarla inşaat alanında azalmalar sağlanabilir, hattâ yeni düzenlemelerle seyirci kapasitesi bile artırılabilirdi. Ancak ne var ki yönetim, üyelerinin bilgi ve uzmanlıklarından yararlanmayı işin başından beri hiç aklına getirmemiş, kendi bilgi (!) ve deneyimine güvenerek profesyonel saydığı kişi ve gruplardan aldığı hizmetlerle projeyi gerçekleştirme yolunu seçmişti. Böylece, yapılan büyük ön harcamalara karşın stadın yapımı için gerekli finansman, Süren’in 5,5 yıllık başkanlık döneminde bir türlü bulunamadı.

Süren dönemi, Süren’in başkanlıktan erken istifasıyla bitti; kısa süreli
Mehmet Cansun dönemi başladı; o dönemde alternatif bir öneri için kulüp üyesi mimarlardan bir komite kuruldu (1), benim başkanı olduğum komite kulübün gereksinmelerine uygun, sade, tutarlı, daha çağdaş mimari nitelikleri olan bir avan proje hazırladı. Çevreyi sıkıştırmayacak, gerekirse parça parça inşa edilebilecek 35 bin kişilik bu stat projesi için finansman bulunması hiç kuşkusuz daha kolay olacaktı. Ne var ki Mehmet Cansun’un başkanlıkta kaldığı 8 aylık süre projenin işlevlik kazanmasına yetmedi. Özhan Canaydın’ın başkan olmasıyla da rafa kalktı. Canaydın yeniden Kanadalı mimarlık grubunun projesine döndü. Dönmesi anlaşılır türdendi, çünkü kendisi Kanadalılarla ilk anlaşmayı yapmış olan yönetim kurulunun başkan yardımcısıydı. Bu durumda, yapılmış olan büyük harcamaları yok sayması kolay değildi. Ne var ki iki buçuk yıl daha geçti, yapım için finansman bulunması doğrultusundaki yeni girişimler de sonuçsuz kaldı.

Böylece, arayışlarla on yıl geçtiği halde, yönetimler Ali Sami Yen Stadı’nın yeniden yapımı konusunda başarılı olamadılar. Stat ciddi maçlar için artık kullanılamayacak duruma geldiğinden, Atatürk Olimpiyat Stadı’nın kullanılması gündeme geldi. Maçlar 2003-2004 sezonunda oraya alındıysa da o stadın özellikleri ve ulaşım sorunları kimseyi mutlu etmedi; yeniden Mecidiyeköy’e dönüldü.

Yaşanan bütün bu deneyimlerden sonra Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün de ısrarlı çabalarıyla Seyrantepe konusu yeniden canlandı. Sarıgül’ün önerisi iki başlıydı; 1. Ali Sami Yen Stadı’nın bulunduğu yaklaşık 35 bin m2’lik alanın kulüpçe bir kongre merkezine dönüştürülmesini, burada ayrıca sinema ve tiyatroların yanısıra otel, otopark gibi gelir getirici yapıların yer almasını, 2. Yeni stadın Seyrantepe’de 384 bin m2’lik alanda bir spor kompleksi içinde yapılmasını öneriyordu. Öneri Galatasaray için çok çekiciydi, ancak arsaların hiçbiri Kulübe ait değildi. Sonuçta, yalnızca ikinci madde kabul görmüş olacak ki Seyrantepe’deki 384.398 m2’lik arazi, stadın ve tamamlayıcı tesislerin yapımı için Maliye Bakanlığı’nca kulübün kullanımına tahsis edildi. Burada kulüpçe konut ve başka tesisler de yapılacak, stadın yapımı bunların kârıyla finanse edilecekti. Ancak nasıl olduysa kimi engellemeler yüzünden kısa bir süre sonra Bakanlık bu işten vazgeçiverdi.

Daha sonra, Kulübün Ali Sami Yen Stadı üzerindeki haklarından vazgeçmesi karşılığında, Toplu Konut İdaresi TOKİ’nin Seyrantepe’de bir stat yapması ve bunun Kulübe bedelsiz olarak tahsis edilmesi konusunda Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, TOKİ ve Galatasaray arasında üçlü bir anlaşmaya varıldı.

28 Ağustos 2006’da imzalanan protokola göre,
1.Kulüp Seyrantepe’deki 384 bin m2’lik arazi üzerindeki haklarından vazgeçiyor,

2.Ali Sami Yen Stadı ile arsası üzerindeki haklarını TOKİ’ye devrediyor,
3.Bunların karşılığında, TOKİ, Seyrantepe’de 120 bin m2 alanda 52 bin kişilik bir stat inşa edip bunun kullanma hakkını kulübe veriyordu.

Yazılı anlaşmada Başbakan’ın ve ilgili bakanların da imzası vardı.

TOKİ, GSGM’den alacağı Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen Stadı arazisini başka işlevlerle geliştirerek değerlendirip yaratacağı kaynakla inşa ettirecekti. 35 bin metrekare alanda “Kentsel Sosyal Altyapı” (rezidans, ticaret ve kongre merkezi) için en uygun teklifi veren firma, Seyrantepe tesislerini yapmaya hak kazanacaktı.

Bu arada kulüp yeni stadın projelerinin hazırlanması konusunda, Stuttgart’ta yaşayan Mimar Mete Arat’la anlaşmıştı. 30 Nisan 2007 akşamı ortak arkadaşımız Mimar Erden Yöndel’in bir toplantısında Stuttgart’ta Mete Arat’la tanıştık. Aynı gün Başkan Özhan Canaydın da Galatasaraylı taraftarların düzenlediği bir yemeğe katılmak üzere Stuttgart’a gelmişti; gecenin ileri saatlerinde o da bize katıldı. Ertesi sabah Mete Arat’ın bürosunda hepimiz bir araya geldik, çalışmaları ve maketleri gördük. Avan proje tamamlanmış ve bir gün önce TOKİ’ye gönderilmişti.

Stat 52 bin seyirci kapasiteli olacaktı (UEFA kabullerine göre UEFA final maçları için stat kapasitesinin en az 50 bin olması gerekiyordu). Sahanın üstü gerektiğinde örtülebilecek ve böylece stat kapalı bir arenaya dönüşebilecekti. Ulaşımın ağırlıklı olarak metroyla sağlanacağı varsayılmış, tribünlerin altında ayrıca 3500 araçlık otopark düşünülmüştü. Stat Galatasaray’ın beklentilerini karşılıyordu.

TOKİ, daha önce vaat ettiği gibi
15 Mayıs 2007’de ihale açmaya hazırlanıyordu, ancak 19 Temmuz’da açabildi. Açılan ihaleyi Eren Talu-Alke birlikteliği kazandı.

Stadın temeli 13 Aralık 2007 günü törenle atıldı. Yapımın iki yıl içinde, 31 Aralık 2009’da bitirilip teslim edileceği, hâtta olabilirse 29 Ekim’e yetiştirileceği ilan edildi.

2008 Mart’ında Özhan Canaydın yeniden aday olmayarak başkanlıktan ayrıldı, yerine Adnan Polat seçildi.

Müteahhit, Mecidiyeköy’deki stat arsasını, üzerine yapacağı yapılarla değerlendirirken, TOKİ’ye bir pay verecek, bir yandan da Seyrantepe’deki yeni stadı bedelsiz inşa edip GSGM’ye devredecekti. Stat işi aceleydi, projeleri de hazırdı; buna karşılık, Mecidiyeköy’ün projeleri ortada yoktu. Bu nedenle süreç yukarıda anlatılanın tersine işleyecekti yani önce stat yapılacak, Mecidiyeköy’ün geliştirilmesi sonraki adım olacaktı. Bu durum maliyeti 170 milyon dolar olarak hesaplanan stadın öncelikli yapımı için ciddi bir finansman gerektiriyordu.

Ne var ki finansman akışı, inşaatın hızına yetişemedi; müteahhidin finansman sağlama çabaları sonuç vermeyince inşaat durma noktasına geldi. TOKİ 2 Temmuz 2009 günü müteahhidin sözleşmesini feshederek benzer koşullarla yeniden ihaleye gitti; ancak ihaleye yalnızca bir firma teklif verdi. İşin, katılan tek firmaya verilmesi usul bakımından olanaksızdı. Zaman yitirmeden yeni bir çözüm bulmak gerekiyordu. TOKİ bu kez, stadın yapımı işiyle, Mecidiyeköy’deki arsanın geliştirilmesi işini birbirinden ayırdı: Stadın yapımı işi bir müteahhitlik kuruluşuna ihale edilecek, Ali Sami Yen Stadı arsası da o işten bağımsız olarak özelleştirme kapsamında satılacaktı.

Stadın yapımı işini, hak ediş ödeme sistemiyle açılan ihale sonucunda “Varyap-Uzunlar” birlikteliği kazandı. Başlangıçta bir süre Mimar Mete Arat’ın ve mevcut projelerin dışında bazı arayışlar olduysa da sonuçta doğru yol bulundu ve müellif-mimar, kulüp adına devreye girdi. Proje yönetiminin başına, daha önce İstinye Park’ın yapımını yönetmiş olan Mimar Sarper Ünlü getirildi ve böylece uyumlu-coşkulu bir süreç bütün hızıyla devreye girdi. (Has Mimarlık’taki çalışma arkadaşlarımızla birlikte şantiyeyi iki kez ziyaret ettik ve hızlı gelişmeleri yerinde görme şansını bulduk.)

Stadın yapımı sürerken, bir yandan da Ali Sami Yen stadı arsasının özelleştirme kapsamında satılması için ihale açıldı. O günlerde o alanın satılmasından vazgeçilerek bir parka dönüştürülmesini savunan birkaç yazı yazdım (2). Parka dönüştürme konusunda geçmişte iyi bir örnek de vardı: Taksim Stadı yıkıldığında yerine İnönü Gezisi yani bir park yapılmıştı. Yazdıklarım medyada destek buldu. Okuyucu desteğinin yanısıra Ali Sirmen, Yalçın Bayer, Melih Aşık gibi yazarlar Cumhuriyet, Hürriyet ve Milliyet’teki köşelerinde yazılarıma atıfta bulunarak önerimin gündeme taşınmasına katkı sağladılar. Ne yazık ki hiçbir çaba işe yaramadı ve 34.640 m2’lik arsa tanınan yoğun yapılaşma hakkıyla, 416,5 milyon TL karşılığında Aşçıoğlu firmasına satıldı. İhaleyi kazanan firma daha önce de yine özelleştirme kapsamında bitişikteki Tekel Likör Fabrikası arsasını da almış olan firmaydı. O Likör Fabrikası ki, ünlü Fransız mimar Robert Mallet-Stevens’in mimarlık literatüründeki yerini almış değerli yapıtlarından biridir. Şimdi o alanda yer alan emektar stat ve fabrika rant uğruna yüksek yoğunluklu yapılaşma için yıkılmayı bekliyorlar.

Seyrantepe’deki stadın adı, kulübün Türk Telekom’dan sağladığı sponsorluk desteği nedeniyle “Türk Telekom Arena” olarak belirlendi. Daha önceki bir yazımda yeni stadın da adının “Ali Sami Yen” olmasını önermiştim. Olmadı. Ne yapalım ki para her şeyin önüne geçiyor, özellikle parasızlıkta… Ali Sami Yen’in adı stadı da içine alan komplekse verilecekmiş.

Stat, yazının girişinde de belirttiğim gibi 15 Ocak 2010 günü yaklaşık bir yıllık gecikmeyle açıldı. Aslında tam olarak bitirilememişti, eksikleri vardı. Ayrıca açılır-kapanır çatının yapımı ileride kulüpçe ele alınmak üzere ihale kapsamı dışında bırakılmıştı. Yaklaşık 5-6 milyon Avro’luk bu iş ileride düşünülecek ve kulüpçe gerçekleştirilecekti. Çatı strüktürü o kabule göre yapılmıştı; o nedenle de şimdiki durumda eksiklik nedeniyle abartılı boyutlarda görünüyordu. Çatı, örtüleceği düşünülmeseydi doğal olarak çok daha farklı bir şekilde çözülebilecekti. Asıl büyük eksiklik ulaşımdaydı: Stadın yapımı için büyük bir çaba harcanmıştı ama yollara çok geç başlanmış ve bu nedenle de hiçbiri bitirilememişti. Neyse ki, orada yapılması tasarlanan hastaneye de hizmet etmek üzere metro bağlantısı tamamlanmıştı.

Özetleyecek olursak Galatasaray, hem Ali Sami Yen arsası, hem de Seyrantepe’de kendisine daha önce tahsis edilmiş arazi üzerindeki haklarından vazgeçmiş ve Arena’nın üst kullanım hakkına razı olmuştu. TOKİ Mecidiyeköy’deki arsayı 416,5 milyon liraya satmış ve Galatasaray’a tahsis edilmek üzere 310 milyon TL harcayarak bir stadyum inşa ettirmişti. Sonuçta TOKİ bu alışverişten kârlı çıkmıştı. Bu süreçte Başbakan’ın ve TOKİ’nin, özellikle de bürokratik engellerin aşılması konusunda destek ve yardımları olduğu biliniyor.

Açılışta, sıra törene geldiğinde istenmeyen bazı protestolar ve tepkiler oldu. Onların yankıları hâlâ sürüyor. Spora politika bulaştırmanın nelere mal olabileceğinin açık göstergesiydi o akşam yaşananlar. Olayın abartılarla büyütülmesinin biraz da, gerektiğinde oya dönüştürülecek teşekkür beklentilerinin çokluğundan kaynaklandığını düşünüyorum. Asıl teşekkür edilmesi gereken kişi, o kargaşa içinde kimsenin aklına gelmedi bile. Anımsatalım… Bizde birçok örnekte görüldüğü üzere, “Yapı biter, mimar unutulur.” Yine öyle oldu… Teşekkürler Mete Arat!…

Notlar

1.Komite üyeleri: Doğan Hasol, Emre Arolat, Melkân Tabanlıoğlu, Eren Talu. Anılan proje için Bkz. Galatasaray Ali Sami Yen Stadyumu için Alternatif Proje, YAPI 261, Ağustos, 2003.

2.a. Hasol, D., Bir Öneri: Ali Sami Yen Parkı, Cumhuriyet, 20.2.2010.

b. Hasol, D., Ali Sami Yen Parkı Ütopya mı? Cumhuriyet, 4.3.2010.

c. Hasol, D., Ali Sami Yen Stadı yerine Ali Sami Yen Parkı, YAPI/342, Mayıs 2010.

*Bu konuda Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmış yazılarım:

•Sarıgül’ün Önerileri, 22.04.2004

•Galatasaray’ın Stat Öyküsü, 07.10.2004

•Ali Sami Yen Stadı ve Seyrantepe, 21.12.2006

•Seyrantepe mi, Mecidiyeköy mü?, 01.03.2007

•Doğru Çözüm: Mecidiyeköy’de Kalmak, 05.04.2007

•Seyrantepe Stadı: TOKİ’nin Sınavı, 10.05.2007

•Seyrantepe Stadı İhalesi, 19.07.2007

•Yeni Ali Sami Yen Stadı, 20.12.2007

•Galatasaray’ın Yeni Stadında Durum, 30.04.2009

•Seyrantepe Stadı İçin Top TOKİ’de, 18.06.2009

•Galatasaray’ın Stat Serüveni, 16.07.2009

•Seyrantepe İhalesi, 30.07.2009

•Seyrantepe Stadı Ne Durumda?, 18.10.2009

•Seyrantepe Stadı’nın Sorunları, 17.12.2009 .

Bu yazılar www.doganhasol.net adresli web sitemde bulunmaktadır.