Enflasyonla kardeş olmuş ülke: Brezilya-2 Kendi polisini kendin bul |
Kaynak :
21.02.1989 -
Milliyet
|
![]() |
“BURADA İNSANLAR BiR DAVETE GiDERKEN MÜCEVHERLERİNİ GİRİŞTE TAKARLAR, AYRILIRKEN DE SOKAĞA ÇIKMADAN ÖNCE ÇIKARIP ÇANTALARINA KOYARLAR” “Soyguncular, uyuşturucu kullanma ve fuhuş bir toplumun suçu değil, gelir dağılımındaki eşitsiziliğin ve enflasyonun tartışmasız doğal sonuçları” Bugün Brezilya’da üretilen otomobillerin yüzde 85’i alkolle çalışıyor. Büyük bir şekerkamışı üreticisi olan Brezilya “Ulusal AIkol Programı” başlatmış ve önce otomobillerde alkol kullanmayı hedef olarak almış DEMEK ki toplantıya katılan Avrupalı arkadaşlarımız bir akşam önce, otelin uzağında bir lokantaya gitme önerisine karşı çıkmakta haklıymışlar. Tedbirli olmamız için bizi ayrıca uyarmışlardı ama biz böylesine bir soygun olasılığını, hiç aklımıza getirmemiş, yalnızca basit yankesicilik olaylarını düşünmüştük. Daha sonra böylesine başka bir olayla karşılaşmadık ama tedirginliğimiz seyahat boyunca hep sürüp gitti. Akşam Brezilya Yapı Merkezi’nin konuklar onuruna düzenlediği “Hoş Geldiniz Kokteyli” var. Birbirinden ilginç, birbirinden nefis yemekler, içkiler. Yemeklerde Portekiz’le “yerli”yi çok iyi bütünleştirmişler, kültürel pek çok alanda olduğu gibi yemek konusunda da iyi bir senteze varmışlar. Çiçeklerle süslenmiş meyve kabukları içinde sunulan egzotik içkiler mükemmel. Bizimkilerin başından geçen soygun olayı orada hemen yayılıyor. Herkes biraz da endişeli bakışlarla dinliyor. Rio Yapı Merkezi’nin sekreterlerinden bir hanım, deneyimlerini adeta yeniden yaşayarak heyecanla anlatıyor. “Akşam biraz geciktiğimde arabamla kırmızı ışıkta bile duramam. Çevredeki yoksul mahallelerden geçerek ring seferi yapan otobüslere de binemeyiz. Bunlar tünel içinden geçerken yolcular soyulur. Burada insanlar bir davete giderken mücevherlerini girişte takarlar, ayrılırken de sokağa çıkmadan önce çıkarıp çantalarına koyarlar.” Hanımların çanta taşımalarının da geliştirilmiş bir yöntemi varmış. Bunu da öğreniyoruz. Çantayı önlerine alıp, karınlarının üzerinde taşıyorlar ve iki elleriyle koruyorlar. Sekreter konuşmasını sürdürüyor: “Evlerimizi korumak için komşular birleşerek sokağa bir polis kulübesi koyarız. Burada görev alacak polisleri de maddi bakımdan destekleriz. Görmediniz mi? Otelin önünde bir de polis kulübesi var. Aksi halde bu işin başka çıkar yolu yok. Siz yine şanslıymışsınız. Geçenlerde bir kongreye gelen delegelerden birinin kolunu kırdılar, patlayan kaşına sekiz dikiş yapıldı” diyerek bizi teselli ediyor. Soygunlar, uyuşturucu kullanma ve fuhuş… % 7200 ENFLASYON! Toplantıdayız. Latin Amerika Ülkeleri ve bunların inşaat yatırımları, inşaat endüstrileri konusunda ilginç bilgiler veriliyor. Konuşan, Latin Amerika İnşaat Endüstrisi Federasyonu “Interamerican Federation of the Construction Industry” başkanı. Bu arada Orta ve Güney Amerika ülkelerinde genel ekonomideki ve inşaat sektöründeki enflasyonu gösteren bir belge dağıtıyorlar. Listede 1988 yılının ilk on ayında çeşitli ülkelerde ortaya çıkan enflasyon rakamları var. Bu rakamlardan görülüyor ki Latin Amerika Ülkelerinde durum hiç de parlak değil. Buna göre Brezilya’da on aylık genel enflasyon yüzde 714, inşaat sektöründe ise, yüzde 1000 … Yine de inşaat sektörünün 1989 yılını “iyi” görüyorlar. Peru’da bu oranlar on ay için yüzde 1100. Nikaragua’da ise on aylık genel enflasyon yüzde 7200. Evet, yanlış okumuyorsunuz: Yüzde yedi bin iki yüz. Buna karşılık Bolivya, Kostarika, Şili, Guatemala, Honduras ve Panama’da durum fena değil. Buralarda enflasyon yüzde yirminin altında. Yine toplantıda dile getirilen başka enflasyon rakamları var: İngiltere’de yüzde 6.5, Hollanda’da Yüzde 3.5, Macaristan’da yüzde 16. Doğal olarak ilk akla gelen soru “Bu kadar yüksek enflasyon baskısı alltında insanlar nasıl yaşıyorlar?” şeklinde oluyor. Rio’da nüfus artışı İstanbul’a benziyor. Ama buna rağmen trafik o denli karışık değil. Alkollü araba kullanabilirsiniz. Büyük bir şekerkamışı üreticisi olan Brezilya’da bugün otomobillerin yüzde 85’i benzin yerine alkol kullanıyor. Nikaragua örneğinde olduğu gibi; on ayda yüzde 7200 enflasyonlu bir ülkede nasıl yaşanır, onu bilemeyeceğim; ancak yıllık yüzde 1400’ün ne olduğunu Brezilya’da yakından görmek olanağını bulduk. İşte biraz önce anlattığımız gibi yoksulluk, soygun, daha sonraki günlerde öğrendiğimiz gibi de fuhuş, uyuşturucu, vb. Bunlar ekonomik dengesizliğin toplumsal yaşama, geneldeki yansımaları, siyasal yaşama olan yansımayı da hiç, gözardı etmemek gerek: Siyasal çalkantılar, darbeler, askeri rejimler. Bildiğim kadarıyla kendisini bu çalkantılardan kuratabilmiş tek ülke Kostarika, Nobel ödüllü Başkan Arias’ın ülkesi. Orta Amerika barışına yaptığı olumlu katkılardan ötürü 1987 Nobel Barış Ödülü Başkan Arias’a verilmişti. Arias’ı 1988 yılı Mayıs ayında Harvard Üniversitesi’nin kendisine onur doktorluğu verdiği törende görmüş, kendisine ve dolayısıyla da küçücük ülkesine gösterilen özen ve saygıyı biraz da gıpta ile izlemiştim. Arias orada binlerce kişinin önünde yaptığı konuşmada hep barıştan söz etmiş; barışın önce ülke içinde, sonra da komşularla kurulması gereği üzerinde durmuştu. Bütün bunları sağlayınca da askere gerek kalmadığını anlatmıştı: “Şimdi, benim ülkemde asker sayısı okul sayısından daha azdır.” |
Enflasyon günlük yaşama nasıl yansıyor? Bunu ileriki günlerde daha yakından görüp dinleyerek, kısaca “yaşayarak” anlayacağız.
Toplantının sonunda bir sürprizle karşılaşıyorum. Biri, şaka yollu “Türkçe biliyor musunuz efendim?” diyerek yanıma yaklaşıyor. Eski bir İstanbullu levanten. 1956’da, 6-7 Eylül’den sonra olsa gerek – ailesiyle birlikte İstanbul’dan ayrılarak Brezilya’ya göç etmişler. “İtalyan mektebinde okuyordum” diyor. “Ayrılırken 17 yaşındaydım. O kadar güzel anılarım vardı ki İstanbul’da, gemi Yeşilköy açıklarına geldiğinde denize atlayıp İstanbul’a dönmek istedim ama beceremedim, ailemden ayrılamadım” diyor. Evlenmiş. Evlenir evlenmez de eşini ilk iş olarak, güzelliklerini anlata anlata bitiremediği İstanbul’a getirmiş. Önümüzdeki yaz da üç çocuğuyla gelmeyi tasarlıyor. Kendisi halen Sao Paulo’da İnşaatçılar Federasyonu Başkanı. Ayrılırken, kardeşçe sarıldık birbirimize. Gözlerinde derin bir sevgi ve özlem okunuyordu. Sakin, modern ve temiz bu sokaklarda her saat başı bir soygun olduğuna inanmak zor. ALKOLLÜ ARABA KULLANIN! Büyük bir şekerkamışı üreticisi olan Brezilya 1975’te bir Ulusal Alkol Programı başlatmış ve ilkin otomobillerde yakıt olarak alkol kullanılması hedef olarak alınmış. Bugün Brezilya’da üretilmiş otomobillerin yüzde 65’i alkolle çalışıyor. Rio aynı zamanda karnavallar şehri. Her Şubat ve Mart’ta Brezilyalılar dünyanın en ünlü karnavalını kutluyorlar. Her biri Brezilya tarihi ve folklorunun belli bir temasını konu alan samba okullarının resmi geçidi karnavalın esasını oluşturuyor. Her okul müzik eşliğinde, 2000-3000 kişilik özel giyimli gruplar şeklinde, şarkı söyleyip dans ederek kendi temasını dile getiriyor. Geçitten sonra seçiciler kurulu, konusunu en iyi canlandıran okulu birinci seçiyor. Bu okullar yıl boyunca hazırlık çalışmaları yaptıkları için de, normal karnaval dışında kaçak karnaval örneklerine Rio’da sık sık rastlamak olanaklı. Bu nedenle Rio’da her zaman bir karnaval havası var. Brezilya bizim kuşağımızdaki mimarlar için çok heyecan verici bir mimarlık okuludur. Özellikle de kurulmakta olan yeni başkent Brasilia 1950’lerin ikinci yarısında, modern mimarlığın en canlı uygulama şantiyelerinden biridir. Kısaca o dönemin mimarları ve mimarlık adayları için Brezilya “mimari”dir. Hep ünlü mimarlarının adlarıyla özdeşleşir. Bunların başında da Oscar Niemeyer, Lucio Costa, Alfonso Eduardo Reidy vardır. Hele Oscar Niemeyer adı o dönem mimarlık çerçevelerinde bir efsanedir. Brezilya’nın ünlü Cumhurbaşkanı Kubitcheck, 1950’li yıllarda başkenti Rio’dan içerilere, bin kilometre uzaklıktaki bir yöreye taşımak ister. Kısaca bizim, başkenti İstanbul’dan Ankara’ya taşınmamız gibi bir durum. Yeni başkent Brasilia’nın kurulacağı arazi bir savanna, yani tropikal kuşakta bodur bitkilerle örtülü bir alandır. Çevrede kurulu hiçbir endüstri bulunmadığından yepyeni bir şehrin kurulması için gerekli bütün malzeme uzak mesafelerden taşınacaktır. Brasilia bu elverişsiz koşullara karşın büyük bir cüretle ve çok kısa sürede gerçekleştirilerek 1960’ta hizmete açılmıştır. Brasilia’nın kuruluşundaki ana amaç kıtanın ortasına yeni bir canlılık getirmek, buraların gelişmesini sağlamaktı. Ancak, büyük iddialarla girişilen çok pahalı ve gösterişli inşaat yatırımları ekonomiye altından kalkamayacak büyük yükler getirmiş. Zaten zıt olan kaynaklar verimsiz inşaat yatırımlarına yöneltilince Brezilya büyük ekonomik sıkıntılarla karşı karşıya kalmış. Böylece doğan toplumsal ve ekonomik dengesizliğin sonucu ise 21 yıl iktidarda kalmak üzere 1964’te gelen Latin Amerika modeli askeri yönetim.
|