Galatasaray Buraya Bir Günde Gelmedi Kaynak : 24.05.2000 - Cumhuriyet Gazetesi | Yazdır

Galatasaray bir ilke daha imza attı; UEFA Kupasını Türkiye’ye getirdi. Yurt içinde alınan başarılar güzel, ama yurt dışında alınanlar kuşkusuz daha önemli, daha değerli.

Galatasaray Spor Kulübünün beşiği Galatasaray Lisesi, Tevfik Fikret’in deyişiyle “Batıya açılan pencere” idi. Pencere işlevini yıllar boyunca kusursuz sürdürdü. Günümüzde artık, Batıya açılan pencere olmak yetmiyor; Batının içinde olmak gerekiyor. Alınan kupa Galatasaray’ın artık, Batı dünyasının içinde olduğunun kanıtıdır. İşte bu gerçekleşti.

Bu sezon Galatasaray futbol takımı oynadığı 17 Avrupa maçında, Chelsea maçı dışındakilerin tümünü puan alarak kapadı. Böylece, UEFA’dan bir sezonda toplam 24 puan almış oldu. Başka hiçbir Avrupa takımı bu performansı gösteremediği için bu bir rekordur. Alınan puanlar yeniden ayrı kulvarlarda yarışmak için yalnızca Galatasaray’a değil, Türkiye’ye, Türkiye’deki öteki kulüplere de yarıyor.

Kimileri, bu başarının çok abartıldığını, dış dünyanın bu konuyu bizim kadar önemsemediğini düşünebilir. Bunda doğruluk payı da olabilir. Ancak bugün futbol, bazı kişilerin sandıklarının aksine, 22 kişinin bir topun peşinden koşturduğu bir oyundan ibaret değil. Çekiciliğiyle büyük toplulukları arkasından sürüklerken, aynı zamanda dünyada yılda 200 milyar dolarlık bir ekonomik büyüklüğü ifade ediyor. Ülkeler bu pazarın dışında kalmamak için yarışıyorlar.

Bizim de sporda varoluş savaşımının ötesinde bu büyük pastadan alınacak payımız olmalı.

Başarının maddi getirileri olduğu gibi, toplumsal boyutuyla manevi getirileri de var. Galatasaray’ın geldiği konum Batı dünyası için bizim algıladığımız kadar önemli olmayabilir, ama onlar Galatasaray’ın adını ister istemez ezberlerken; yıllarca ezilmiş toplumumuz, eziklik duyguları içindeki kimi ülkeler, Asya’daki Türk Cumhuriyetleri, Avrupa’daki yurttaşlarımız ve soydaşlarımız Galatasaray’la coşup bayram sevinci yaşamadılar mı ? Bu zafer ülkede birlik – beraberliğin sağlanmasına katkıda bulunmadı mı ? Kısacası, itilmiş kakılmışlıktan usanmış, başarıya susamış topluluklar bundan kendilerine de umut ışığı ve pay çıkardılar. Bu pozitif enerjinin bize, demokraside, insan haklarında, bilimde, teknolojide, sanatta da Avrupalı olmanın, daha doğru deyişle çağdaşlığın yollarını açmakta yararlı olmasını dileyelim. Yalnız şunu gözden uzak tutmayalım ki, Galatasaray buraya rastlantısal olarak, bir günde ulaşmadı. Ünlü düşünür Marcel Proust’un bir sözü var : “Başımıza kötü bir şey geldiği zaman, “niçin bu iş benim başıma geldi ?” diye soruyorsak, aynı soruyu iyi bir şeye kavuştuğumuz zaman da sormalıyız”. Evet, bu sorgulama Galatasaray örneği için de yapılmalı, artılar eksiler iyi değerlendirilmeli.