| Galatasaray’ın Stat Öyküsü |
Kaynak :
07.10.2004 -
Cumhuriyet Gazetesi
|
Yazdır
|
|
Fenerbahçe, stadını bir şekilde yaptı… Beşiktaş da yaptı… Galatasaray cephesindeki gelişmelere bir göz atalım. Uzayıp giden Mecidiyeköy Ali Sami Yen Stadı projesi artık suya düşmüş gibi görünüyor. Şimdi sırada Seyrantepe projesi var. Yeni projeden, medya zaman zaman, “Kulübün kurtuluş projesi” diye söz etmekte… Durum bu mu ? Gerçeği bilen var mı ? Hiç sanmıyorum. Dönelim gerilere… Faruk Süren’in başkanlığı döneminde Kanadalı bir mimarlar grubuna yaptırılan ve uğruna çok büyük paralar harcanan projeden başlayalım. Geniş bir programla yola çıkılmıştı. Müzik ve büyük gösteriler için düzenlenmiş bir bölüm, çarşı, sinemalar, bürolar, sağlık merkezi türünden rant alanları… Konu, bu türden abartılarla Kulübün uzmanlık alanı olan sporun çok dışına taşırılmıştı. Yapım maliyetini çok yükselten öğelerdi bunlar. Proje, yapılabilirliğini yitirecek ölçüde büyük tutulmuştu. Ayrıca, rant beklenen işlevlerin birçoğunun Mecidiyeköy’de artık geçerli olamayacağı sonradan fark edilecekti. Proje, mimari düzenlemeler bakımından da kimi olumsuzluklar içeriyordu. Yapılacak revizyonlarla inşaat metrekaresinde azalmalar sağlanabilir, hattâ yeni düzenlemelerle seyirci kapasitesi bile artırılabilirdi. Ancak ne var ki yönetim, kendi üyelerinin bilgi ve uzmanlıklarından yararlanmayı işin başından beri hiç aklına getirmemiş, kendi bilgi (!) ve deneyimine güvenerek profesyonel saydığı kişi ve gruplardan aldığı hizmetlerle projeyi gerçekleştirme yolunu seçtiği için hata üstüne hata yapmıştı. Böylece, büyük harcamalara karşın stadın yapımı için gerekli finansman bir türlü bulunamadı. Bilindiği gibi, Süren dönemi, Süren’in erken istifasıyla bitti; kısa süreli Cansun dönemi başladı. 8 ay süren bu dönemde kulüp üyesi mimarlardan bir komite kuruldu ve bu komite kulübün gereksinmelerine uygun, sade, tutarlı, daha çağdaş mimari nitelikleri |
olan bir avan proje hazırladı. Bu projeye finansman bulunması hiç kuşkusuz, daha kolay olacaktı. Olmadı… Mehmet Cansun yönetiminin ömrü yetmedi; başkanlığa Özhan Canaydın seçildi. Yılan hikâyesine dönen stat macerasının buraya kadar olan bölümü, Galatasaray’da Düşler/Gerçekler adlı kitabımda bir tarihsel belge gibi, ayrıntılarıyla yer alıyor. Burada, ayrıntıları uzatmadan gelelim öykünün sonrasına…
Canaydın yeniden Kanadalı mimarlık grubunun projesine döndü. Dönmesi anlaşılır türdendi, çünkü kendisi Kanadalılarla ilk anlaşmayı yapmış olan yönetim kurulunun başkan yardımcısıydı. Bu durumda, yapılmış olan büyük harcamaları yok sayması kolay değildi. Ancak aradan geçen iki buçuk yılda, yapım için finansman bulunması doğrultusundaki yeni girişimler de sonuçsuz kaldı. Son zamanlarda, stadın Mecidiyeköy yerine Seyrantepe’de yapılması gündeme geldi. Mecidiyeköy konusu aradan geçen 7-8 yıllık sürede zaten iyice aşınarak yılan hikâyesine dönmüştü. Şimdi Kulübün Seyrantepe için girişimleri sürüyor. Ancak Seyrantepe çözümü, kimi gazetelerin yazdıkları gibi, stadı çok kısa bir zamanda gerçekleştirecek, dahası, Galatasaray’ı kısa bir süre içinde kalkındıracak bir proje olarak görülmemeli. Bu tür projelerin “kurtarıcı” olarak ortaya konması, bunlara, taşıdıklarından ya da taşıyabileceklerinden daha büyük umut bağlanmasına, beklentilerin gerçekleşmemesi durumunda da büyük düş kırıklıklarına yol açıyor. Şu anda çalışmalar yönetim içinde bir iki kişinin çaba ve girişimleriyle sürdürülüyor. Engellerin aşılmasından sonra bireysel girişimlerin yerini artık, Galatasaray’a yaraşır ortak aklın ve paylaşımcı anlayışın alması beklenmeli. Şimdilik söylenebilecek olan şudur : “Galatasaray’ın yeni bir stada kavuşması için epeyce bir zaman ve sabır gerekecek.” e-posta : merkez@hasmimarlik.com.tr faks : 0212 211 34 20 |

