Gecekondu Problemi |
Kaynak :
30.11.1965 -
Akşam Gazetesi
|
![]() |
Son yıllarda gecekondu probleminin en başta gelen davalarımızdan biri olarak karşımıza çıktığı bilinmektedir. Gecekondu yapımı şehirleşen nüfusa paralel olarak hızla arttığı, gerçek durum teşhis edilemediği ve gerekli tedbirler Devlet çapında zamanında alınamadığı için vahamet artmakta, problemin çözümü gittikçe güçleşmektedir. Aşağıdaki istatistik bilgileri, durumun ciddiyetini bütün açıklığıyla gözler önüne sermektedir: Gecekondu sayısının toplam konut sayısına oranı: Adana % 48,87 Şehir nüfusuna göre gecekondu nüfusu yüzdesi: Adana % 44,95 Problemin çözümü devlet ölçüsünde tedbirler gerektirmektedir. Nitekim Anayasamızın 49 uncu maddesinde, “Devlet yoksul ve dar gelirli ailelerin sağlık şartlarına uygun konut ihtiyaçlarını karşılayıcı tedbirleri alır” denmek suretiyle bu konu Devletin en önemli görevlerinden biri olarak kabul edilmiş bulunmaktadır. Ancak bugüne kadar alınan tedbirler, ya polis tedbirleri olmuş, ya da tapu dağıtmak gibi politik tedbirler olmaktan öteye geçememiştir. NedenlerGeçtiğimiz günlerde Ankara’da gecekondularla ilgili olarak yapılan son toplantılar gecekondu konusunun değişik bir görüşle ele alınabileceğini ve gerçek durumun biraz daha kavranmış olduğunu göstermek yönünden önemlidir. Artık olayın şehirleşme hareketine bağlı toplumsal ve ekonomik bir problem olduğu anlaşılmış gibi görünüyor. Ancak bu teşhisin ötesinde tedavi için ileri sürülen teklifler gerçek tedbirler olmaktan çok uzaktır. Hiçbir gecekonduyu yıkmamak, gecekondu yapımını alabildiğine serbest bırakmak hastalığın tedavisinden çok ilerlemesine ve telafisi güç, hatta imkansız büyük kayıplara yol açacaktır. Son günlerin olayları bu görüşü doğrulamıştır. Şehirleşme hareketi, yurdumuzda yeni yeni gelişmeye başlayan endüstrileşme hareketinin ve köylerin itmesi olayının tabii sonucudur. Gecekondular ise köylerden şehirlere daha iyi yaşam şartları için göç eden insanların şehirler çevresinde inşa ettikleri barınaklar olarak ortaya çıkmaktadır. Düzensiz gelişen şehirleşme olayı, yılda ortalama % 3 civarında olan nüfus artışı ile birlikte sosyal ve ekonomik kalkınma yönünde büyük güçlükler yaratmaktadır. Köylerden şehirlere gittikçe artan bir hızla akan nüfus, yeni barınma ve yaşama imkanları yaratılmadığı için şehirlerin belirli bir nüfus için tasarlanmış imkanlarını zorlamakta ve şehirler çevresinde sefalet mahalleleri meydana getirmektedir. Şehirlerin imkanlarıyla bu mahallelerin su, elektrik, kanalizasyon, okul gibi en basit medeni ihtiyaçları dahi karşılanamamakta, bu yüzden sağlık ve eğitim şartları çok güçleşmektedir. Ayrıca gecekondular kanuna aykırı olarak yapıldıkları için çok kısa zamanda inşa edilmek zorunda olmaları, her türlü teknik kuralın dışında ele alınmaları, çürük, tehlikeli ve kısa ömürlü olmaları sonucunu doğurmaktadır. |
Öte yandan normal konut yatırımı, organizasyon tedbirleri ile yeterince hızlandırılmadığı, şehirlerdeki yıllık ortalama 180.000 konut ihtiyacına karşılık ancak 60.000 konut yapılabildiği sürece ihtiyacın normal olmayan yollarla inşa edilen gecekondularla kapatılması olayı bir emrivaki şeklinde karşımıza çıkacaktır. Buradan da anlaşılıyor ki, gecekondu konusunda alınacak tedbirleri konut için alınacak tedbirlerden ayırmak mümkün değildir.
Şehirleşme
İmar ve İskân Bakanlığı, önümüzdeki 20-25 yıl içinde 26 milyon kişilik bir şehirleşme beklemektedir. Bu şehirleşmenin gerektireceği konut, altyapı ve sosyal tesisler yatırımlarının 500 milyarı bulacağı hesaplanmaktadır. Şehirleşme hareketinin bugüne kadar olduğu gibi , bundan böyle de plansız bir şekilde devam etmemesi ve bütün yurt alanında yatırımların, dolayısıyla nüfusun dengeli dağılımı Devlet çapında alınacak “Genel Yerleşme” tedbirlerine bağlıdır. Yeni yapılacak konutların yerleşme ve miktar bakımından dağılımı, ekonomik plana paralel bir yerleşme planlaması ile en verimli şekilde tayin edilmiş olacaktır.
Konut ve gecekondu probleminin günlük tedbirler yerine program ve planlama ile ancak tatminkâr seviyede çözüme kavuşturulması mümkün olabilecektir. Aksi halde plansız yerleşme devam edecek, halkın “başını sokacak ev” temini konusundaki samimi arzusu, ya spekülatörlerin istismar konusu olacak ya da gecekondular şeklinde tecelli edecektir. Gecekondu yapımının idari baskı tedbirleri ile önlenmesini beklemek hayaldir. Bir gecekondunun yaklaşık olarak 6000 TL’na mal olduğunu, yapılmış olan gecekondu sayısının da 430.000 civarında bulunduğunu göz önüne alırsak, bugüne kadar 2 milyar 580 milyon liralık bir yatırımın ne derece düzensiz bir şekilde yapıldığı ve bu kadar büyük yatırımla ancak sefalet mahalleleri elde edilebildiği şeklindeki acı gerçek ortaya çıkar. TedbirlerAlınacak organizasyon tedbirleri ile gecekondulara yatırılmak durumunda olan paraları halk konutları yapımına yöneltmek zorunludur. Böylelikle bugün büyük bir spekülasyon konusu haline gelmiş olan “gecekonduculuk”da önlenebilecektir. Ayrıca gecekondu yapımının yeniden düzenlenecek hukuki ve idari mevzuatla önlenmesi, tapu dağıtmak, yeni teşekkül edecek kuruluşlara altyapı ve diğer hizmetlerin götürülmesi gibi teşvik edici davranışlardan kaçınmak lazımdır. Mevcut gecekondular konusunda ise, buralarda oturanları yeni barınak imkânlarına kavuşturmadan yıkım işine girişmek mümkün değildir. Şehirlerdeki mevcut konut ihtiyacı dahi bugünkü imkânlarımızla karşılanmazken gecekondu yıkımı rasyonel bir çözüm olmaktan uzaktır. Mevcut gecekonduları derhal yıkmak, dolasıyla konut açığını biraz daha arttırmak yerine bunların sağlık ve inşaat şartları bakımından ıslahı yolunda tedbirler alınmalıdır.
|