Geçen cumartesi günü toplanan Galatasaray genel kurulu, Galatasaray Sportif A.Ş.’nin bir kısım hisselerinin satılmasına karar verdi.

Önce bu son genel kurulun yapısına değinelim: Üyelerin çok büyük bir bölümü 2000 yılı ödenti farkını yatırmak üzere tanınan üç günlük sürenin yetersizliğinden dolayı katılma hakkını elde edemediler. Ancak 1025 üye anılan farkı yatırarak genel kurula katılma hakkını kazanabilmişti. Sonunda, resmen katılan toplam üye sayısı 514 oldu. Oysa, Tevfik Fikret salonu ve koridorlar üyelerle doluydu, ama gelenlerin çoğu konuşamadı, oy kullanamadı.

Sonuçta, alınan karar şöyle oldu : “Derneğimizin (kulübün) uhdesinde bulunan “Galatasaray” isim haklarının ve futbol takımlarıyla ilgili medya yayın hakları ile reklam, pazarlama ve lisanslı ürün satış haklarının “Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi’ne devredilmesi ; Derneğimiz Profesyonel Futbol takımının “Galatasaray Sportif Sınaî ve Ticari Yatırımlar A.Ş.’ne kiralanması, gerektiğinde hisse devir sözleşmesinde ve eklerinde yer alacak hususlara ve Sermaye Piyasası Kanunu ve ilgili sair mevzuata uyum sağlayabilmek amacıyla “Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar Anonim Şirketi’nin ana sözleşmesinde gerekli tadilatların yapılması; Derneğimizin “Galatasaray Sportif Sınai ve Ticari Yatırımlar A.Ş.’nin de sahibi olduğu “B” grubu hisse senetlerinin asgari %15’nin “halka arz” yoluyla ve/ veya geri kalan hisselerden de azami %25’inin “Blok” olarak satışı konusunda Yönetim Kurulu’na yetki verilmesi”.

Bu, Yönetim Kurulu’nun önerisiydi ve aynen kabul edildi. Karara karşı olanların çoğu pay satılmasına değil, satış koşullarına karşıydılar. Blok satış dönüp dolaşıp yine, Başkan Süren’in aylar önce çok kötü koşullarla bir ön anlaşma imzaladığı AIG firmasına yapılacaktı.Yönetim Kurulu bu kez koşulların daha iyi olduğunu söylüyordu. Buna karşılık, inceleme komisyonunun görüşü faklıydı.

Hazırlanmış işbirliği ve ortaklık taslaklarını,

Yönetim Kurulu hisse satışı işinin bir an önce gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor, sözleşmelerde hatalar varsa bunların hızla düzeltileceğini, sonuç metninin imzadan önce yine komisyona sunulacağını vaat ediyordu. Ayrıca Başkan Süren yaptığı konuşmada, oylamanın bir güven oylaması olacağını tatlı sert bir tehdit aracı olarak üyelerin karşısına getiriyordu..

Oy hakkına sahip üyelerin çoğunluğu, komisyon raporuna hak verdiler ama, karşılarında UEFA Kupasını Türkiye’ye getirmiş bir yönetim vardı. Oylama sonuçta bir güven oylamasına dönüştürülmüştü.. Yönetim yeniden düzenlenecek sözleşme metinlerini komisyonun incelemesine sunmaktan kaçınmıyordu.. İdari-mali alanda olmasa da sportif alanda başarılı yönetim kurulunu bu aşamada gücendirmemek gerekiyordu.. Böyle bir düşünce zinciri içinde üyeler, “yönetim kurulunun sözleşme hazırlıkları konusunda ev ödevini iyi yapamadığını, genel kurulu hazırlıksız topladığını” söyleyen konuşmacılara hak verirken, oylarını Yönetim Kurulu önerisi doğrultusunda kullandılar.

Alınan karar yönetim dışında pek kimseyi tatmin etmemiş olacak ki, ertesi gün “Pilav”da herkes birbirine soruyordu. “Şimdi ne olacak ?”.. Ne olacağını zaman ve gelişmeler gösterecek.