London-Eye Kaynak : 01.07.2000 - Yapı Dergisi - 224 | Yazdır

1990’ların sonuna doğru dünyada her şey 2000 içindi. 2000 yılını karşılarken Londra’nın da iki büyük mimarlık projesi vardı: Richard Rogers’ın “Millennium Dome”u ve David Marks ve Julia Barfield’in dönmedolabı “Millennium Wheel”. Burada, British Airways’in (İngiliz Havayolları) girişimiyle gerçekleştirilen bu ikinci yapıdan söz edeceğiz. Millenium Wheel, Londra’yı tepeden görecek olan ve dünyanın en büyük seyir dönmedolabı olma savındaki çarka, proje aşamasında verilen addı. Daha sonra bu ad, London-Eye olarak değiştirilecekti. 2000 yılı için, Eyfel Kulesi ya da New York’taki Özgürlük Anıtı gibi, içine girilebilen, çevrenin seyredilebilmesine olanak sağlayan simgesel bir yapı, bir anıt düşünülmekteydi.
London-Eye İngilizlerin deyişiyle dünyanın en büyük Ferris Wheel’i (Ferris tekerleği) olacaktı. Ferris, seyir amaçlı ilk dönmedolabı 1893 Chicago Dünya Sergisi için yapmış olan tasarımcı idi ve dışarıda bu tür dönmedolaplar bu nedenle genelde onun adıyla anılıyor.
Mart 2000’de hizmete açılan London-Eye, şehrin çok merkezi bir noktasında, Thames Nehri’nin güney kıyısında Jubilee Gardens’ta yer alıyır. En yüksek noktası yerden 135 m. Bir yılda 2 milyon kişinin bineceği hesaplanmıştı. 30 dakikalık toplam dönme süresi içinde havadan Londra şehir merkezini şimdiye dek görülmemiş farklı bir boyutla gözler önüne seren dönmedolabın British Airways’e maliyeti 35 milyon sterlin (35 trilyon TL) oldu. County Hall’a tepeden bakan, Jubilee Gardens’a değişik dairesel gölgeler düşüren, Big Ben’in ve Westmister’in yenigotik ciddiyetiyle karşıtlık oluşturan London-Eye, Londra siluetini değiştirmekten geri kalmamış. B.A.’nın Londra gözü, şu anda dünyanın en büyük seyir dönmedolabı olmakla kalmıyor, Londra’nın da dördüncü büyük yapısı olmak ayrıcalığını taşıyor. Yükseklik bakımından da Londra’nın en yüksek yapısı.
Dönmedolap, Londralılar tarafından olduğu gibi ziyaretçiler tarafından da beğeniliyor. 2000 yılı kutlamaları kapsamında yapılmış olan London-Eye, geçici olarak düşünülmüştü. Tıpkı Paris’teki Eyfel Kulesi örneğinde olduğu gibi.. Eyfel Kulesi, 1889 Evrensel Paris Sergisi için yapılmıştı. İşi bitince sökülecekti. Aynı şekilde London-Eye da geçici işlevini yerine getirdikten sonra sökülecekti. Bu statüsü hala yürürlükte. Yani sökülme kararı hala geçerli. Buna karşılık, London-Eye öylesine benimsendi, Londra’nın öylesine ayrılmaz bir parçası haline geldi ki, sökülme kararına karşı görüşlere dayalı kampanya giderek güç kazanıyor.

London-Eye devboyutlu bir bisiklet tekerleğini andırıyor. Bisiklet tekerleğinin ötedenberi bilinen strüktür ilkeleri, yüksek teknoloji olanaklarıyla dünyanın en büyük dönmedolabının yapımında uygulanmış. Ancak, tekerleğin büyüklüğü nedeniyle, uygulanan yöntem hiç de sıradan değil. Kullanılan malzemenin en aza indirilmesiyle de çok hafif, saydam bir görünüm kazandırılmış strüktüre. Çevredeki uzay kafes kasnak, gerilmiş çelik halatlarla göbeğe tutturulmuş. Devboyutlu tekerlek, tam ortasından taşınıyor; döndürme gücü de yine dairenin merkezine uygulanıyor. Her biri 25 yolcu alan 32 saydam kapsül (kabin) tekerleğin çevresine, hep yatay konumda kalacak şekilde mafsallı olarak asılmış.
Tekerlek hiç durmaksızın dönüyor. Kabin kapıları biniş platformu önünde otomatik olarak açılıyor. İnenler, binenler.. Kapılar kapanıyor. Bekleyenlerin platform önünde oluşturdukları kuyruk gün boyunca kısalmıyor.  Yavaş yavaş yükselmeye başlıyorsunuz.
Yüksekliğin değişmesiyle her an değişen görüntüler dizisiyle değişik Londra izlenimleri belleklerdeki yerlerini almaya başlıyor. Yükseliş, tepeye, 135 m’ye kadar sürüyor. Sonra, iniş.. “Londra ayaklarımın altında” gezisi, her türlü trafik eziyetinden arındırılmış olarak büyük bir dinginlik içinde 30 dakika sürüyor.
Görüş uzaklığının elverişli olduğu havalarda 40 km öteye kadar uzanan geniş bir alan kabinlerden rahatça görülebiliyor. Yani tepeden, 80 km çaplı bir alanın gözlenmesi olanaklı imiş.
Londra’nın şimdiye değin bütün boyutlarıyla kolay kolay algılanamayan görünümü içinde önemli yapıları bu kez tepeden, ayrıntılarıyla kavranıyor. St. Paul Katedrali, Post-Office Tower (Posta Kulesi), Nelson Sütunu’nun yanısıra pek çok ünlü yapı ve kıvrılarak bir şerit gibi uzanan Thames Nehri.. İşte, yepyeni bir Londra kimliği.

The world went all out to welcome the year 2000. In London two major architectural projects were launched: The Millennium Dome designed by Richard Rogers and the Millennium Wheel by David Marks and Julia Barfield. Our subject here is the latter, sponsored by British Airways. The Millennium Wheel was to be the world’s largest big wheel, commanding a bird’s eye view of London. Later its name was changed to London-Eye. These recreational rides are also known as Ferris wheels, after the designer who made the first wheel designed for viewing the surrounding scenery.
London-Eye is situated in Jubilee Gardens on the southern bank of the Thames river. At the highest point it is 135 metres above the ground. It was calculated that two million people a year would ride on it, each ride lasting 30 minutes. London-Eye provides a unique view over London that reduces the city to an unaccustomed scale. Currently it is not only the world’s largest Ferris wheel, but also London’s fourth largest structure. London-Eye is popular with both Londoners and visitors to the city. However, it was built purely for the year 2000 celebrations, intended to stand temporarily and then be dismantled. This status still holds. Yet London-Eye has been received with such enthusiasm and become so much a part of the London scene, that campaigns to let it remain permanently are gaining momentum. London-Eye is like a gigantic bicycle wheel, and the principles of bicycle wheel construction in combination with high technology have been used to build it, By reducing the level of structural components to a minimum, the wheel has been lent a very light, transparent appearance. The rim is fixed to the hub by taut steel cables. The enormous wheel is supported at the centre point, and its rotational force is again applied at the hub. The rim carries 32 transparent cabins each with seating for 25 passengers.