Nasıl Bir Boğaziçi ? Kaynak : 01.07.1989 - Yapı Dergisi - 92 | Yazdır

Yapı Dergisi, başta İstanbul’un yeni Belediye Başkanı olmak üzere konuyla ilgili pek çok kişiye yukarıdaki soruyu yöneltti. Soruya gelen yanıtlara bu sayıda yer veriyoruz.
Nasıl Bir Boğaziçi? Konu çeşitli yönleriyle, bildiğimiz gibi yıllardan beri tartışılıyor ve Boğaziçi her gün daha kötüye gidiyor. Merkezi ve yerel yönetimler de dahil herkes, körün fili el yordamıyla tanımlaması gibi, Boğaziçi’ni birbiriyle ilişkili olmayan, bir bütünlük tutarlılığından yoksun çeşitli yönleriyle ele alıyor. Sözde planlar yapılıyor, sözde kararlar alınıyor, yasalar çıkarılıyor, yasaklamalar geliyor; ancak bütün bunlara karşın Boğaziçi her gün biraz daha elden gidiyor?
Kanımızca öncelikle Boğaziçi’nin “ne” olduğuna karar verilmelidir. Ne olması gerektiği bunu izleyecektir.
Boğaziçi’ni iyi tanımlamadan atılacak her adımın Haliç’te düşülen korkunç hatayı yinelemekten öteye gitmeyeceği açıktır. Bizans’tan beri canlı bir liman olan Haliç, bir filin kristal mağazasını ziyaretindeki incelikle temizlenmiş, böylece işlev değiştirerek, bir gecede tasarlanmış izlenimi veren

park alanlarına dönüşmüştür. Turistler artık Haliç’i neyi görmek için ziyaret edeceklerdir?
Boğaziçi’nin özlemi çekilen eski günlerine dönmesi ise artık yalnızca tatlı bir hayaldir. İnsanıyla, irili ufaklı, düzenli düzensiz yapılan, köprüleri, kazıklı yolları, kemirilmiş doğası, yitirdiği değerleri, hatta kirli deniziyle yaşlı Boğaziçi, özlemi çekilen yıllara, gençlik günlerine dönemez artık.
İlkeler tam olarak saptanmadan özel bir yasa çıkarmanın da işe yaramadığı görülmüştür.
“Yapılaşma dondurulsun” demek de yeterli değildir. Bu, bir bakıma “Boğaziçi son şeklini bulmuştur” anlamına gelecektir. Ayrıca her yasaklama, yasalara saygılı insanların elini kolunu bağlamış, buna karşılık kaçak ve uygunsuz yapılaşma, keyfilik, yasa tanımazlık ve çirkin siyasal oyunlarla sürüp gitmiştir.
Bütün bunlara karşın, hala Dünyanın en güzel yörelerinden biri olan Boğaziçi’ni kurtarmak için birşeyler yapmak yalnız İstanbul’un değil, Türkiye’nin boynunun borcudur.
Yapı Dergisi, bu bilinçle bir kamuoyu yaratmak için soruyor:
Nasıl Bir Boğaziçi?