Transfer ve Düğün |
Kaynak :
24.06.1999 -
Cumhuriyet Gazetesi
|
![]() |
Futbol maçlarının ardından transfer ve futbolcuların evlenmeleri dönemi geliyor. Spor olaylarının azaldığı dönemde transfer ve düğünler medyaya malzeme sağlıyor. Futbolda iç transfer sorunları büyük ölçüde çözüldü, böylece transferin hızı kesildi. Şimdi sıra ağır aksak dış transferde.. Kulüpler, içine düştükleri mali darboğazlar nedeniyle bu yıl daha hesaplı davrandılar ve pazarlık yerine, ödeyebileceklerini düşündükleri ücretleri futbolcularına önerdiler. Kimi futbolcuların ölçü dışı ücret talepleri havada kaldı. Kendilerini isteyen başka kulüp çıkmayınca yeniden kulüpleriyle anlaşmak zorunda kaldılar. Böylece, artan vergi yüküne karşın transfer ücretleri bu yıl makul boyutlara çekilmiş oldu. Bu yılın bir özelliği de vergi.. Sporcular da ücretliler gibi, yüzde 15’ten başlayarak yıl içinde aldıkları transfer taksitlerine göre artarak yüzde 40’a kadar yükselen oranda gelir vergisine tabi olacaklar. Eskiden olduğu gibi vergi oranı sabit yüzde 15 değil artık; kazançla orantılı.. Ancak bu uygulama, sporcuların net ücret istemlerini körükler niteliktedir. Burada verginin sporcuların vergisi olmaktan çıkıp kulüplerin vergisi haline gelebileceği tehlikesine dikkat çekelim. Kanımca, vergi tekniği bakımından, transfer ödemelerinin “ücret” yerine “serbest meslek kazancı” sayılması çok daha isabetli olurdu. Gelelim düğün konusuna.. Sezon sonu bu iş için en uygun dönem.. Düğünler birbirini izliyor.. Hakan Şükür’ün düğünü basında çok dile dolandı. Görkemli bir düğün yapacağına, parayı şehit ailelerine bağışlamasını |
öneren, bu doğrultuda kendisine akıl veren yazarlar bile oldu. Hakan Şükür’ün Türkiye’nin en ünlü, en çok kazanan sporcusu olduğu kesin. Türkiye’nin en çok tartışılan sporcusu olduğu da.. Bunca yıldır, gol kralı olduğu halde golcülüğü bile tartışıldı. Şimdi de düğünü tartışılıyor. Türkiye, Hakan’ın düğününden önce, ondan çok daha görkemli düğünlere tanık olmadı mı ? Yalnızca çok varlıklı insanlara, hattâ siyasilere özgü bir ayrıcalık mıdır gösterişli düğünler ? Türkiye’nin en ünlü sporcusuna, alın teriyle kazandığı parasıyla gönlünce bir düğün yapmak hakkını neden tanımak istemiyoruz ? Parasını gereksiz yere harcadığı, israf ettiği düşünülüyorsa, o da kendi bileceği iş.
Aklıma, yaşanmış bir öykü geldi.. Yıllar önce, eskilerin çok iyi tanıdıkları Nimet Abla, cami yaptırmaya karar vermiş. Esentepe’de yaptıracağı cami için mimar İstepan Aratan’ın bürosuna gitmiş. İstepan Aratan, adından da anlaşılacağı üzere, Ermeni asıllı, ama çok sayıda cami yaptığı için bu konuda deneyimli. Yakınları kendisine yaşından ve deneyiminden dolayı “hoca” diye hitap ediyorlar. “Hoca”nın bürosunda çalışan genç bir mimarlık öğrencisi, konuşmaların arasına dalarak, “Nimet Abla, cami yaptıracağına bir okul yaptırsan daha çok sevaba girmez misin ?” diye akıl verecek olmuş. Nimet Abla kaçın kurrası.. Genç mimarın yanağından bir makas aldıktan sonra, “Yavrum” demiş, “ben cami yapıyorum, okulu da sen yap.” Başkalarının özel işlerine karışmamayı bir öğrenebilsek.. |