Ulaşamadığım Stadı Ben Neyleyim ? Kaynak : 07.08.2002 - Cumhuriyet Gazetesi | Yazdır

Bir midibüste 11 kişi… Etiler’den yola çıkalı tam üç saat olmuş… Büyük güçlükle TEM’den Olimpiyat Stadı yoluna sapmış, üçüncü saatin sonunda stada yaklaşan son viraja gelebilmiştik. İlerlemek artık tümüyle olanaksızdı. Bütün alan gelişigüzel bırakılmış otomobillerle kilit olmuştu. Zaten geç başlamış olmasına karşın maçın bitmesine de yarım saat kalmıştı.

İnip stada girmeyi denesek daha yoğun bir perişanlığı çıkışta da yaşayacağımız çok açıktı. Bunu göze alamadık. Arkamızda daha yüzlerce araç ulaşma çabasındaydı. Stada girebilenlerin durumu çıkışta bizimkinden daha da beter olacaktı. Bahçeşehir’e doğru devam edip dördüncü saatin sonunda ilk çıkış noktamıza döndük. Bitkindik, öfkeliydik… Dört saatimizi bir midibüs içinde harcamış, stadı görememiş, maçı seyredememiştik.

Kişisel sıkıntım bununla da bitmiyordu… Mimarlık Vakfı’nın, düzenlediği uluslararası yaz okulunun öğrencilerini de maça davet etmiştik. Bir spor ve mimarlık olayının tanığı olacaklardı. İkisi Çinli, biri Tunuslu arkadaşlarıyla bizim öğrenciler ne yapabilmişlerdi acaba ? Ertesi sabah öğrendik. Onlar da üçbuçuk saatlik bir minibüs macerasından sonra kös kös Taksim – Gümüşsuyu’ndaki yurtlarına dönmüşler. Gençlere de kötü örnek olduk, rezil olduk.

Maçtan bir gün önce TMOK Başkanı Sinan Erdem’le görüşmüştüm. Komitenin yaşadığı sıkıntılardan, belediyenin borcundan, umursamaz tutumundan yakınmıştı, ama trafik sıkışıklığı türünden, olası bir sıkıntıya değinmemişti. Zaten o ana kadar satılan bilet sayısı 50 bindi. Yapının büyük ölçüde tamamlanmış olmasının gururuyla doluydu.

Ben de, daha önce yapım halindeyken gördüğüm stadın bitmiş durumunu sizlere anlatma hazırlığı içindeydim; Sinan Erdem’le de bu amaçla görüşmüştüm. Ama ne var ki stada ulaşamayan binlerce mağdurun arasındaydım.

Stadın deneme açılışı yapılmıştı… İnsanları perişan etmek uğruna… 20-25 bin kişi parasını, zamanını yitirdi, stadı göremedi, maçı izleyemedi. Stat bitmiş, ama yolu yok, metrosu yok, tramvayı yok; bağlantıları, otoparkı yetersiz. Aslında bunların hepsi plan, program, yatırım işidir. Maçın ertesi sabahı, arkadaşım, değerli ulaşım plancısı Atila Alpöge bana gönderdiği yazıda bakın ne diyor : “Bu sabahki gazetelere şöyle bir baktım. Konu Belediye’nin stada gelen yolu genişletmemiş olmasına bağlanıyor, yani bu kadar basite indirgeniyor. Kafa yapısı buysa, soruna böyle bakılıyorsa, önemli altyapı yatırımları yapılmayacak ve stat uzun bir süre işlevsel olamayacak, demektir. Dünkü cehennemi yaşayan seyirci de gelmeyecektir maçlara… O stadın ulaşım sorununun çözülmesi, önemli yatırımları ve en az iki-üç yılı gerektiriyor.” İşte, uzman görüşü…

Cumhuriyet’in haberine göre, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ünlü, “Tüm kusur, kavşakta görev yapan trafik polislerinindir. Maç bitiminden sonra tüm araçların yığıldığı kavşakta polislerin başında durarak kargaşayı ortadan kaldırdım, trafik akışını sağladım” buyurmuş. İşte bu da, uzman olmayanın görüşü… (Ayrıca bakan dediğin böyle olmalı; trafiği de çözmeli icabında (!))

Stat bitmiş, ama altyapısı ve çevresi için bir şey yapılmamış. Bu durumda, en azından ulaşım konusu, maç kararından önce uzmanlara inceletilmeliydi. Maç deneme maçı da olsa böyle yapılmalıydı. Sınama-yanılma yönteminin bilimsel geçerliliği olamaz; konu kesinlikle bir uzmanlık işidir. 79 bin kişi üzerinde deneme yapılır mı ?.. Bu insanlar kobay mı, konu mankeni mi ? Olup biten bunca rezillikten sonra tek bir yetkili bile çıkıp, mağdur olanlardan özür dilemek inceliğini göstermedi.

Stadın bu altyapısıyla kullanıma hazır olmadığı açık. Bir an önce, planlı, programlı, akılcı önlemler alınması, yükümlülüklerin bölüşülmesi, üstlenilmesi gerekiyor. Aksi halde, ulaşılamayan stat neye yarar ?