Modern çağın temel malzemeleri hakkında ansiklopedik mahiyette olan bilgiler, Michel Ragon’un L’Urbanisme et la Cite adlı kitabının “documentation” bölümünden alınmıştır.

ÇELİK
Mimari biçimlerin yenilenmesinde metalin (dökme demir ve yakın tarihlerde çelik) rolü önemli olmuştur. Önce dökme demir bu değişime yol açtı, fakat ancak kalıplanmış kolon veya destekler şeklinde kullanılıyordu. (Örneğin, Paris’te Bibliothèque Nationale’in büyük salonu, 1868)
Demir ve karbon karışımı olan Çelik sağlamlığı ve özellikle elâstikiyet ve uzama nitelikleri sayesinde dökme demirin ve demirin yerini aldı. Bessemer (1855), Martin (1865), Thomas (1878) usulleri bu metalin endüstrileşmesine imkân vereceklerdi. 1889 sergisinin demirin zirveye ulaşmasını kutlaması gibi, 1900 evrensel sergisi de çeliğin zaferine tahsis edildi. 1885’den 1895’e kadar Şikago’nun metal iskeletli binaları, Sullivan’ın önderi olduğu gerçek bir okulun ilk çalışmaları, oldu.
Biraz kullanma devresinden sonra yeni bir nesil, sorunu tekrar ele alıyor: Gropius (Fagus fabrikaları, 1911 ), Mies van der Rohe (Barselona Uluslararası Sergisindeki Alman Pavyonu, 1929), Pierre Chareau (Paris’te doktor d’Alsace’ın evi, 1928), Beaudouin ve Lods’ın 1938’de yaptıkları Clichy kapalı çarşısı. Geçen savaştan beri çelik gerçek yeni bir mimarinin yaratılması için belirleyici olmaktan uzaklaşmadı. Hafifliği, taşıyıcı sistemlerinin karışık ve engelleyici olmayışı, yeni hesap metotları sayesinde kabul edilebilecek güçlüklerin önemli bir şekilde ortadan kalkması, kıvrılmış saçtan iskeletler. Bağlantıların görünmeyecek şekilde olmasına imkan veren derin nüfuzlu kaynak, bu malzemeye olağanüstü bir hız verdi.

BETONARME
Her nekadar XX ait yüzyılın ilk yarısının bu tipik malzemesinin bileşenlerinden birisi Yunanlılardan beri (demir kramponlar), diğeri Romalılardan beri (çimento) bilinmekte idiyse de, biri basınca diğeri çekmeye çalışan bu iki malzemeyi birleştirmek fikri ancak XIX. yüzyılın akışı içinde gelişti. Betonarmenin babası sıfatı genellikle, 1849’da saksılar inşa etmek için kullandığı çimentoyu demir kafesle takviye etmeyi düşünen bahçıvan Joseph Monier’ye verilmektedir. Fakat İngiliz Joseph Smeaton 1774’den itibaren Eddyotone fenerinin inşaası için bugün kullanılan betona yakın bir karışımı gerçekleştirmişti. Yine İngiltere’de 1824’de Joseph Aspdin portlant çimentosunu imal etti. Doktor Fox 1844’de betonun kagir inşaat malzemesi şeklinde kullanılmasını tescil ettirdi ve nihayet 1845’de William Fairbairn bir fabrika inşaatında demir putrellerin etrafını çimento ile kapladı.

Betonarmenin mimariye uygulanması yavaş yavaş oldu. Paris’te 1852 yılında betondan dökülen ilk evden, beton mimarisinin gerçek başlangıcına kadar kırk yıl geçti. Gerçekte betonarme konstrüksiyonlar ancak XIX. yüzyılın son yıllarında hareketlendi. E.L. Ransome yeni tekniği Amerika’da lanse etti. Fransa’da Edmond Coignet, 1893’de Achères su kemerini inşa etmek için faydalandı. İki yıl sonra Hennebique betonarmeyi Roubaix’de bir silo için kullandı. Skandal, betonun, 1902’de Anatole Baudot’nun Saint-Jean L’Evangéliste de Montmartre kilisesinde ve 1903 yılında Anguste Perret’nin Paris’te rue Franklin’deki apartmanında ortaya bir estetik problem çıkarmasıyla başladı.

Önce Auguste Perret, sonra Le Corbusier, betonarmenin kaplanmaksızın kullanılması için şiddetle mücadele ettiler ve bu malzeme için öncülük yaptılar. Fakat 1910’dan 1940’a kadar betonarme uygulamalar çoğunlukla mühendislerin eseri oldu.
1914’ten önce Paris’te Bercy garını ince parabolik kemerlerle kaplayarak bu sistemi ortaya atan Simon Boussiren; Eugène Freyssinet ve Orly’de bulunan çok büyük ölçüdeki zeplin hangarları; İsviçreli Robert Maillart (1872-1940) ve 1910’daki “mantar döşemeleri”, İspanyol Eduardo Torroja ve ince kabukları (Algesiras çarşısı, 1933); Nervi ve kesonlar yardımıyla prefabrikasyon usulü; Bernard Lafaille (Guillaume Gillet ile birlikte Royan kilisesi) ve hâlen ilkel gerilmeli kabuklar uzmanı olan takipçisi René Sarger; Meksikalı Felix Candela ve ince kabukları.
Bu katılım sayesinde beton, 1920-1930 yıllarında sanıldığı gibi, çelik tarafından tahtından indirilemedi. Betonun sıkıştırılmasından Post-Contrainte doğdu. Burada, teçhizatın gerilmeye tabî tutulması betonun dökülmesinden sonra olmakta, kısmî ön gerilme ve iç sıkışma ekspansif çimentolarla sağlanmaktadır.
Metal elemanlarla yapılan kalıplar betonun, işleri güçleştiren ahşap kalıp ormanından kurtulmasını sağladılar. Betonu kalıbın esaretinden kurtarmak yolundaki deneyler arasında, 1954’de Florida’da Eliot Noyes tarafından betonun, yirmi dört saat sonra söndürülen bir balon üzerine dökülmesi suretiyle yapılan iki evi “bubble houses” ve Fransa’da Hausermann tarafından bir kafes üzerine beton dökülerek heykel gibi gerçekleştirilen